Her sistemin bir stress kaldırma kapasitesi vardır, onu aşınca önce arıza yapar, sonra çöker. Dünya ekonomisi açısından bu kapasitenin sınırlarına gelmiş olabiliriz. Yine de geçen Cuma akşamına kadar dünyanın bu kez de yırtacağından o kadar emindim ki, bu yazıya hiç hazırlanmadım. Halbuki, okurlarımın bildiği gibi her makaleden önce titiz bir inceleme, keşif ve mental hazırlık aşamasından geçerim. Yani sağdan soldan bir iki kulaktan dolma makale okur, ardından da depoya mazotu yükler yola çıkarım. Bazen menzile vasıl oluruz, bazen de kurda kuşa yem.
Ama Cuma akşamı ABD Ticaret Bakanlığı 2002’ye kadar revize edilmiş yeni milli gelir serisini açıkladı. Wow.. Shock ve awe oldum yani. Bu yılın birinci çeyreğinde ABD ekonomisi sadece %0.4 büyümüş. Bernanke’nin “çamurlu tarla” dediği meğersem resesyonun bataklığıymış. İkinci çeyrekte de büyüme %1.3’le beklentilerin çok altında kaldı, öte yanda da dün tüm kürede açıklanan PMI (ABD’de ISM) sanayi faaliyet göstergesi JPMorgan’ın hesabına göre 2009 Temmuz’dan bu yana en düşük değerini aldı.
Yıl başında bu yana Kara Kuğular’ın şamar oğlanına döndü zavallı Gezegen Anne. Önce Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da isyanların etkisiyle zıplayıp, hala pek de düşmeyen emtia fiyatları kötek attı. Fark etmedik, ama bu sene de bol miktarda iklimsel felaket var. Gıda fiyatları yükseliyor, çünkü mahsul görünümü çok belirsiz. Sonra Japonya depreme geldi, tedarik zincirini parçaladı gitti ki, hala otomotif başta bir çok endüstride Japonya’da fabrikaların mal yetiştirememesi önemli bir üretim eksikliği unsuru.
Makalenin devamını okumak için BURAYI ziyaret ediniz.