TÜİK 2011 yılının ilk üç ayının büyüme sayılarını açıkladı. Bu dönemde ekonomi geçen yılın ilk çeyreğine kıyasla yüzde 11 oranında büyümüş. Yılın ilk çeyreğinde ekonominin beklentinin ötesinde bir hızla büyüdüğü anlaşılıyor. Bu hız bizi dünyada birinci sıraya yükseltip, büyüme şampiyonu yapıyor. Bizden sonra Arjantin hemen arkasından da Çin geliyor.
Büyüme performansının ayrıntısı bu sürecin karakteri hakkında daha net bilgi veriyor. Bunun için büyümenin kaynaklarını ve ivmesini de değerlendirmek gerekiyor. Kaynak dediğimde işin harcama işaret ediyorum. Burada büyümeyi çekip, hızlandıran talep unsurları var. Bizde büyüme hızı iki yılın aynı dönemleri arasında ölçülen artış oranı olarak hesaplanıyor. Ön plana çıkan, manşetlere taşınan ve büyüme hızı adı altında lanse edilen sayı bu. Bir de daha kısa aralıkta, birbirini takip eden iki üç aylık dönem arasında ölçülen artış oranı var. İvme dediğim de bu hız.
Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) makroekonomik değerlendirmeler açısından temel bir referans haline geldi. Bu dönem için  S. Gürsel- A.Aktaş ve B. Soybilgin tarafından hazırlanan rapor bize gerekli olan ayrıntılı bilgiyi veriyor. 2011 yılının birinci çeyreğindeki büyümenin temel kaynağının özel tüketim harcamaları olduğu anlaşılıyor. İlk çeyrekte yıllık bazda özel tüketim harcamaları yüzde 12.1 artmış. BETAM bunun aynı dönemdeki büyümeye katkısını yüzde 8.7 olarak hesaplamış.
Büyümeye ikinci büyük katkı özel yatırımlardan gelmiş. Yılın ilk üç ayında yüzde 38.3 oranında büyüyen özel yatırım harcamalarının bu dönemdeki yüksek tempoya katkısı yüzde 7.2 oranında olmuş. Öte yandan ilk çeyrekte yüzde 7.7 olan ihracat artışı ekonominin büyümesine yüzde 1.8 oranında katkı sağlarken, yüzde 27 oranında büyüyen ithalat da büyümeyi ters yönde etkilemiş ve yüzde 7.4 oranında bir yavaşlatıcı etki sağlamış.
Kısacası, yıllık bazda büyümenin hızlı olduğu ve bunun bütünüyle iç talep-harcama çekişli bir performans olarak gerçekleştiği anlaşılıyor.
Yıllık bazda yapılan hesaplar büyüme hızının 11’e yükseldiÄŸini, yani hızlandığımızı gösteriyor. Birbirini takip eden iki çeyrek arasındaki deÄŸiÅŸimi mevsim ve takvim etkisine göre düzelterek yapılan hesaplar ise farklı bir ayrıntıya dikkati çekiyor. Büyüme ivmesi olarak nitelediÄŸim bu hesap 2010 yılının dördüncü çeyreÄŸine kıyasla bu yılın ilk çeyreÄŸinde ekonominin yüzde 1.4 oranında büyüdüğünü gösteriyor. Aynı yöntemle yapılan bir önceki hesaptan 2010 yılının üçüncü ve dördüncü çeyrekleri arasında büyümenin yüzde 3.6 olduÄŸunu anlıyoruz.
Yani geçen yılın sonunda görece yüksek olan büyüme ivmesi bu yılın ilk çeyreğinde neredeyse yarı yarıya düşmüş durumda. Durumu hızlıyız ama yavaşlıyoruz diyerek özetlemek mümkün. Önümüzdeki dönemi kestirmek açısından önemli bir bulgu bu.
BETAM’ın mevsim ve takvim etkilerinden arındırarak yaptığı üçer aylık bazdaki hesaplar geçen yılın son çeyreÄŸine kıyasla tüketim harcamalarındaki artış hızının da bu yılın ilk çeyreÄŸinde hız kestiÄŸini gösteriyor. 2010 son çeyrekte yüzde 3.4 olan özel tüketim harcamalarındaki artışın hız keserek bu yılın ilk çeyreÄŸinde yüde 2.1 düzeyine gerilediÄŸi anlaşılıyor. Aynı zaman aralığında özel tüketim harcamalarındaki artışın büyümeye katkısı da yarı yarıya azalarak yüzde 1.5 oranına gerilemiÅŸ.
Özel yatırım harcamalarında da benzer bir durum var ama ivme kaybı çok daha büyük. 2010 ilk çeyrekte yüzde 19.3 artmış olan özel yatırım harcamalarının büyüme oranı  2011 ilk üç ayda yüzde 2.5 oranına kadar gerilemiş. Özel yatırım harcamalarındaki büyük ölçekli yavaşlama bu talep unsurunun büyümeye katkısını da bir önceki çeyrekteki yüzde 3.7 düzeyinden 2011 ilk çeyreğinde yüzde 0.5 oranına kadar geriletmiş.
Bu yılın ilk çeyreğinde büyüme ivmesindeki yavaşlamanın neredeyse bütünüyle özel harcamalardaki yavaşlamadan kaynaklandığı anlaşılıyor. Bu da durumu anlamamız açısından önemli bir bulgu.
2011 yılının birinci çeyrek büyüme sayıları merakla bekleniyordu. Gelen sayılar meraklı beklemeyi boşa çıkartmadı. Bulgular bugünün çok tartışılan ısınma, cari açık, iktisat politikası vb gibi konuları açısından ilginç ipuçları taşıyor. Bunları da tartışacağız.
Prof. Dr. Taner BERKSOY