Adına iş kazası diyorlar, ama aslında taammüden seri cinayet benzetmesi daha doğru… Bu konuda Avrupa birincisi, dünya üçüncüsü olan Türkiye ise havanda su dövmeye devam ediyor.
Sadece 2014 yılının ilk üç ayında SGK verilerine göre en az 276 kişi hayatını kaybetti. Kayıtdışı çalıştırılan ve kayıtlara geçmeyen facialar, sakat kalanlar, durumunun üstü örtülenler de cabası…
Zaten çok ciddi bir bilinçsizlik var, bunun üzerine bir de taşeronluk patlaması yaşanınca olay çığrından çıktı. Konuyla ilgili yasal düzenleme yapıldı ama iş kazaları (!) bunun ardından daha çok patladı.
Soruna bir çok sebep bulunabilir, ama bence işin özü bu konudaki tavrın samimiyetsizliğidir. En güzel kanıtı da 7. Uluslararası İş Konferansı’nda İş Sağlığı ve Güvenliği başlıklı oturumda bakanın da sendikaların da 1 Mayıs tartışmasından öteye geçememiş olmasıdır.
Konunun tarafları kimin, nerede bayram kutlayacağını tartışa dursun, her şeyin göstermelik olduğunun kanıtı sokakta yaşanıyor. Bakın bir olay paylaşacağım: Bundan üç gün önce, 6 Mayıs günü İstanbul Maltepe’de yolcu almaya giden bir taksi şoförü kalp krizi geçirerek direksiyon başında hayatını kaybetti.
Diyeceksiniz ki ne var bunda? Üzüntü verici de olsa, bir vatandaşımız doğal yollardan yaşamını yitirmiş. İşin aslı buradan sonra ortaya çıkıyor. Taksici Ahmet Çelik sigortasızdı… Bir adım öteye gidelim, şoför olarak çalıştığı araç da taşeronun taşeronu tarafından kiralanmıştı.
İşin mevzuat tarafına girildiğinde ise samimiyetsizlik alenan ortada duruyordu. Konuyla ilgili bilgiyi Nakliyat- İş Sendikası Şoför Temsilcisi Hüseyin Evcimen’in aktardıkları doğrultusunda paylaşayım:
İBB’nin 2009 yılında çıkarmış olduğu Ticari Taksi ve taksi Dolmuş Yörengesi’nin 10. maddesi “Taksi ve Taksi Dolmuş Şoförlerinde Aranılacak Şartlar” başlığı altında der ki: Sürücü sosyal güvencesi (emekli sandığı, Bağkur, SSK vs) bulunması gerekir. Buna uyulmamıştır.
Aynı yönergenin ikinci bölümünün 8. maddesi “Yıllık Çalışma Ruhsatı” Başlığı altında (1) bentte bir başka zorunluluğu daha ortaya koyuyor: Taksi ve taksi dolmuşların yıllık çalışma ruhsatları TUHİM tarafından tanzim edilerek mal sahibi veya imza karşılığı oda yetkilisine verilir”
Durun işin bombası burada bir kez daha patlıyor. Çünkü vefat eden Ahmet Çelik sigortasız çalıştığı aracın belediye çalışma ruhsatı da bulunmuyor. Peki kaza olduktan sonra ne oluyor?
3 Haziran 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 6321 sayılı torba kanunun 3. Maddesine göre aracın 60 gün trafikten men edilmesi gerekiyor. Oysa 34 TJD 59 plakalı araç hemen ertesi gün çalışmaya devam ediyor.
Sonuç: Giden gittiğiyle kalıyor… Eğer bir kanuna uyulmayacaksa, o kanun niye vardır? Belki giden canların, yaşanan mağduriyetlerin karşılığını veremez ama, konuyla ilgili yetkililerin ne kadar samiyiyetsiz olduklarını kanıtlar.
İşte size sokaktaki kayıtdışı çalıştırılma, iş güvencesinden yoksun ekmek kavgası veren bir insan ve taşeronluk gerçeği… Sonra da beyler iş sağlığı tartışmak yerine 1 Mayıs’ta Taksim tartışması yapıyorlar.
Şimdi çok net soruyorum: Eğer 1 Mayıs’ta Taksim’de olsaydınız ya da iktidar açısından Taksim’i yasakladıysanız bu Ahmet Çelik ve onun gibi kurbanların kaderini değiştirir miydi? İşiniz gücünüz hamaset. Gerçek sorunlarla ve sokaktaki gerçekle uzaktan yakından ilginiz yok. Her şeyiniz göstermelik…