“Havasını almak” deyiminin nereden geldiğini hiç merak ettiniz mi? Ben hiç merak etmemiştim. Taa ki Abidin Bey’in yazdığı; Celali Yılmaz’ın yayına hazırladığı ve Scala Yayıncılık’ın bastığı “Hava Oyunları” adlı kitaba rastlayana kadar. 1870’lerde; ağırlıklı olarak “fonda” (devletlerin düzenli borçlanmalarına o dönem verilen ad) olarak tabir edilen, Osmanlı’nın borçlanmalarının da “konsolid” olarak tabir edildiği borçlanma senetlerinin işlem gördüğü “Komisyon” adlı handa bir “borsa” varmış.
600 kişiyi bulan mübâyaacı, oyuncu, tellal olarak adlandırılan ‘esnaflarıyla’ o günlerin İstanbul borsasında; “konsolidler” doğrudan alınıp satılabildiği gibi, bu menkul kıymetler üzerinden türev işlemleri de (hava oyunları) yapılabiliyormuş. Neler mi bunlar?
Almak -Satmak: Günümüzdeki Vadeli İşleme (Futures) tekabül eden ve her iki haftanın sonunda Cumartesi günleri “likidasyon” tabir edilen netleştirmenin işlemlermiş.
Repor-Depor: Likidasyon günü geldiğinde fiyatı uygun bulmayan ya da ileride piyasanın kendi lehine döneceğine inan bir “oyuncu” işlemin vadesini (tabii ki faiz ödeyerek/alarak) bir sonraki “likidasyona” kadar uzatabilmesi. Bugünkü anlamda repo-ters reponun karşılığı.
Bahşiş: Tam olarak bugünkü basit opsiyonun karşılığı. 24 saat, 1 hafta, 15 gün veya 1 aylık yapılabiliyormuş. İşlemin vadesinin dolduğu günkü piyasa fiyatıyla ilk gün anlaşılan piyasa fiyatı arasında “bahşişi veren” lehine bir fark oluşmuş ise “bahşişi alan” bu farkı ödermiş. Ola ki fiyat geriledi, bu durumda bahşişi verenin; aynen günümüzdeki opsiyon primlerinde olduğu gibi; kaybı sadece “bahşiş” kadar olur diye yazmış Abidin Paşa.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ.