Yılın ilk haftasını geride bırakırken, yeni yılın piyasalar açısından yeni bir başlangıç anlamına gelmediğini de gördük. Özellikle Avrupa tarafında geçtiğimiz yıl yaşanan sorunlar aynen 2012’ye de taşınmış durumda. Liderler ile piyasalar arasında ciddi bir görüş ayrılığı var. Başta Merkel olmak üzere liderlerde ve otoritelerde şuana kadar atılan adımların yeterli olduğu, mali istikrarın sağlanmasıyla birlikte de krizin aşılacağı inancı hakimken, piyasalar buna çok da inanmıyor. Bu nedenle de sağlanan onca likiditeye rağmen, ekonomilerde istenilen tepki oluşturulamamış durumda. Özellikle Avrupa Merkez Bankası’nın geçtiğimiz ay yaptığı 3 yıl vadeli ve 500 milyar euroya yakın likidite sağlama operasyonuna karşın bankalararası piyasanın ve DİBS pazarının rahatlayamamış olması piyasaların bu güvensizliğinin en iyi göstergesi. Geçtiğimiz hafta da bu likidite akşam olunca AMB’ye dönmeye ve AMB’deki serbest mevduat yeni rekorlar kırmaya devam etti.
Merkel – Sarkozy Görüşmesi ve Piyasalar
Merkel ve Sarkozy bugün ay sonunda gerçekleştirilecek olan Avrupa Konseyi öncesinde durum değerlendirmesi yapmak için bir araya gelecekler. Piyasada bu görüşme için az da olsa bir beklenti oluşturulmaya çalışılsa da açıkçası biz bu toplantıdan çok fazla bir şey beklemiyoruz. Yukarda da bahsettiğimiz gibi Merkel’in yaptığı açıklamalardan şuana kadar alınan önlemlerin yeterli olduğuna inandığını ve sonuçları beklemeyi tercih edeceğini anlıyoruz ki, bu durum çözüm için yeni adımlar atılmasının önündeki en büyük engel. Yine de Merkel ve Sarkozy’nin ağzından çıkacak her kelime iyi yorumlanmalı. Fakat piyasaların kısa vadede hızlı bir toparlanma başlatabilmesi için gerekli sihirli kelimelerin Merkel ve Sarkozy’den ağzından değil, AMB Başkanı Draghi’nin ağzından çıkması gerektiğine inanıyoruz. Bu nedenle de Perşembe günü AMB’nin faiz kararı ardından Draghi’nin yapacağı açıklamaları daha önemli buluyoruz. Bu hafta AB tarafında izleyeceğimiz en önemli gelişme bu olmakla birlikte, yapılacak bono ihaleleri çok dikkatli takip edilmeli. Geçtiğimiz hafta Almanya ve Fransa’da yapılan hiç de iyi işaretler vermedi. Bu nedenle ihalelere temkinli yaklaşmakta fayda var.
ABD’de Ekonomi Rayına Oturdu mu?
Son bir aydır gelen veriler ABD’de kriz süreci sonundaki en büyük toparlanmayı işaret etmeye başladı. Özellikle istihdam tarafında yaşanan iyileşme bunun en büyük örneği. ABD’de işsizliğin azalması ve üretimdeki kıpırdama yavaş yavaş ekonominin diğer birimlerindeki toparlanmayı da destekleyecektir. Burada en büyük problem şubat sonuna kadar uzatılan sosyal güvenlik primi desteğinin durumu. Seçim arifesinde Cumhuriyetçiler ’in Obama’yı zora sokmak için bu desteğin devamına izin vermemesi sıkıntıya neden olabilir. Bu konuyu bir iki hafta içinde ya da en geç şubat başında yeniden tartışacağımızdan şüphemiz yok, fakat bu hafta sadece not düşmek için değinmiş olalım. Önümüzdeki günlerde yaşanabilecek sıkıntılardan biri de bir süredir ABD tarafında olumlu veri görmeye alışan piyasalara, önümüzdeki günlerde gelecek verilerden birinin kötü bir sürpriz yapması olacaktır.
ABD’de 4. Çeyrek Bilanço Dönemi Başlıyor
Bu haftanın önemli gündemlerinden biri de bu akşam ABD’de seans sonrası Alüminyum devi Alcoa ile başlayacak olan 4. çeyrek bilanço dönemi. Açıklanan olumlu verilerin şirket bilançolarına yansıyıp yansımadığını da böylece görmüş olacağız. Bugün reel sektörde Alcoa ile başlayacak seride bu hafta ve önümüzdeki hafta gelecek olan mali sektör bilançoları daha özenli takip edilecektir.
2012’de doları yeneceğiz!
İçeride piyasaların takip ettiği en önemli gelişme TCMB’nin kura karşı açmış olduğu savaş. Cuma günü Bursa’da bir konuşma yapan TCMB Başkanı sayın Erdem Başçı’nın yaptığı konuşmada öne çıkan ifadeler “2012’de doları yeneceğiz” ve “TL’ye yatırım yapan 2012’de kazanacak” oldu. Konuşmada bizim dikkatimizi çeken en önemli unsur, Sayın Başçı’nın özgüveni idi. Uygulanan politikalardan ve sonuçlarından çok emin görünen Başçı, bunu kelimelere de dökerek piyasaya kur konusunda bugüne kadarki en net mesajlarını verdi. Hatırlanacak olursa hafta içinde günlük strateji bültenlerimizden birine “TCMB ile inatlaşmamak lazım” başlığını atmıştık. Sayın Başçı’nın Cuma günü yaptığı konuşmanın ardından bu görüşümüzü daha da kuvvetlendirdik.
Güney Sınırımızdaki Riskler Artıyor
2012’de hatta ilk çeyrekte Türkiye’yi bekleyen en önemli sorunlardan biri Suriye-Irak-İran üçlüsünde yaşanacak gelişmeler. İran tarafında görünen o ki Mart ayında yapılacak seçimlere kadar, İran’ın ortamı gerecek açıklamalar yapmaya devam edeceği yönünde. Hürmüz Boğazı restini de biz bu kapsamda iç siyaset malzemesi olarak değerlendiriyoruz. Seçim yaklaştıkça söylemler de eylemler de sertleşebilir, bu durum petrol fiyatlarının yükselmesine neden olabilir ki, bu durum neredeyse tüm çabasını enflasyon ve cari açıkla mücadeleye ayıran Türkiye için çok sıkıntılı günler demek olacaktır. Bu nedenle Türkiye ekonomisi için petrol fiyatlarını da yakından takip etmekte fayda var. Irak’ta çatışmalar ve kutuplaşmalar sertleşiyor. Şii/Sünni ayrımı ile birlikte diğer gruplarda da ayrışmalar artmaya başladı. Yapılan terör saldırılarında can kayıpları artmaya devam ediyor, her saldırı aslında yeni eylemlerin de habercisi olmaya başladı. Bölgede başlayacak bir iç savaş Türkiye’yi de içine çekebilir ve bölgenin tamamı için ciddi bir güvenlik sorunu doğurabilir. Irak ile yapılan ticaretten, turizme kadar birçok alanda ciddi ekonomik kayıp riski doğabilir. Suriye’de ise bir süredir dile getirdiğimiz gibi Esad yönetimi uzatmaları oynuyor. Askeri müdahaleye gerek kalacak olursa Türkiye’nin topyekûn bu müdahalenin içinde olacağı neredeyse kesin. Süreç sonunda yönetimin değişmesiyle birlikte Türkiye-Suriye ilişkilerinde başlayacak kalcı ve daha güçlü ilişkilerden daha fazla fayda sağlanacağı yorumlarına katılsak da kısa vadede piyasalar çatışma riskini fiyatlayacaktır düşüncesindeyiz. Bu konulara bu hafta girişteki amacımız bu haftadan ziyade en azından ilk çeyrek için bir perspektif oluşturmaktı. Bu nedenle bu sorunları bu hafta fiyatlanacak gelişmeler gibi görmeden ziyade yılın il çeyreğinde herhangi bir zaman diliminde gündeme flaş haber olarak düşecek gelişmeler olarak görmekte fayda var.
Üzeyir DOĞAN / Araştırma Müdürü
MARBAŞ Menkul Değerler
[email protected]
0212 286 98 22