Dünya Bankası ve Kalkınma Bakanlığı tarafından hazırlanan “Yüksek Büyümenin Sürdürebilirliği – Yurt içi Tasarrufların Rolü” raporu bahane oldu. Dış açığın gerisinde yatan tüketim artışını (tasarruf yetersizliğini) pertavsız altına aldık.
Tasarruflar kamu ve özel diye ikiye ayrılıyor. DPT verilerine göre son on yılda kamu tasarrufu artıyor (7 puan). Ama özel tasarruf oranı çöküyor (12 puan). Neticede tasarruf oranı yüzde 13’e iniyor; dış açık oranı yüzde 9’u aşıyor.
Özel tasarruf için hanehalkı ve kurumsal ayrımı yapılıyor. Ancak özel tasarruf deyince akla sadece ilki geliyor. Vatandaşın daha tutumlu olması için yapılabilecekler tartışılıyor. İkincisi ihmal ediliyor. Halbuki en az ilki kadar önemli.
Maalesef bu noktada karşımıza veri yetersizliği çıkıyor. Özel tasarrufun dağılımı hakkında elde resmi veri yok. Analizi çok zorluyor. Bugün hanehalkı tasarrufunu bankacılık verilerinde izliyorum.
Banka sistemi ve tasarruf
Tekil vatandaşın harcamadığı geliri için alternatifi çoktur. Menkul varlıklar: Banka mevduatı, tahvil, yatırım fonları, borsa, bireysel emeklilik, hayat sigortası. Fizik varlıklar: Gayrimenkul, altın, mücevher, sanat eseri. Diğer: Yakın çevreye borç, şirket ortaklığı.
Ekonomi geliştikçe menkul varlıklar artar. Ancak ortalama aile için konut daima servetin önemli bir bölümünü oluşturur. Diğerlerinin payı düşer.
Banka mevduatı ikiye ayrılır: Tasarruf ve ticari. Bizi ilki ilgilendiriyor. Yıl sonu itibariyle tasarruf mevduatı toplamını alıyoruz. Bir önceki yılla farkını hesaplıyoruz. Banka kesimine o yıl giren hanehalkı tasarrufudur.
Ancak, bankacılık sistemi hanehalkına gelirinden çok harcama fırsatı da veriyor. Adı tüketici kredisidir. Konut, araç, kredi kartı, ihtiyaç kredisi vs. olabilir. Yıl sonu değerleri arasındaki fark tüketiciye sağlanan net kredidir.
Yöntemle ilgili not: Dövizle kredi ve mevduat yıl sonu kuru ile TL’ye çevriliyor. Yani kur kökenli sermaye kazancı/kaybı hesaba dâhil ediliyor. Diğer yöntemi kontrol ettim; eğilim değişmiyor.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ.