Haftaya Başlarken – Yaşar ERDİNÇ

Piyasalara baktığımızda, Normal şartlar altında, Türkiye dinamikleri ile dış piyasalara ilişkin dinamikleri birlikte değerlendirmek gerekiyor. Bu hafta ABD açısından çok önemli bir haftadır. Çarşamba günü FED’in faiz toplantısı sona erecek ve bu konuda Bernanke açıklamalar yapacaktır. Faiz artırımı beklenmiyor. Fakat ikinci parasal genişleme sonrasında nasıl bir yol izleneceğine ilişkin ipuçlarını piyasalar kapmaya çalışacaktır. Dolayısıyla Bernanke konuşmaya başladığı anda (22 Haziran çarşamba saat 21:15) piyasalar nefes almadan her kelimeyi dikkatle dinleyecektir. İşte bu aşamada ABD borsaları açık olacak ve büyük olasılıkla Bernanke’nin konuşması sırasında çok ani hareketler ortaya çıkacaktır. Ertesi gün, yani 23 Haziran Perşembe günü de bizim Merkez Bankamız saat 14.00’de faiz kararını açıklayacaktır. Yani bu hafta piyasalar açısından çok önemli gelişmelerin ve haberlerin yer alacağı bir hafta olmaya adaydır.

Dolayısıyla, borsada da bir trend dönüşü yaşanabilir. Tahminen, Bernanke, üçüncü bir parsal genişleme paketi açıklamayacaktır ama şu ana kadar basılan paraları geri çekme konusunda da çok nazlı davranacaklarını söyleyecektir. Bir bakıma, QE2 adına basılan paralar dediğimiz şey aslında FED’in satın aldığı tahvillerdir.  FED bu tahvilleri elinde tutmaya devam edecek, nema ödemelerini de yeniden tahvillerde değerlendireceğine ilişkin sinyaller verebilecektir. Bu da piyasaların istediği sonuçtur. Eğer bu tür bir gelişme olursa ABD borsalarında sert artışlar görebiliriz ve bu durum gelişmekte olan ülkelere akan risk iştahı yüksek parayı da hareketlendirebilir. Daha net bir deyimle; yabancılar “nasıl olsa FED elimizdeki bol likiditeyi hemen çekmeyecek, bari yine ABD’den yıllık yüzde 0.50 ile dolar borçlanıp, bunu da hedge fonumun içine koyayım ve Brezilya’ya, Rusya’ya ve  Türkiye’ye gidip getiri arayayım” diyebilir.

Bizim cepheye baktığımızda ise, Merkez Bankası’nın bu hafta yapacağı toplantıda faiz artırmasını kimse beklemiyor. Ben yine de bu konuda temkinli yorum yapacağım. Eğer, Merkez Bankası kredibilitesini yeniden kazanmak istiyorsa siyasetin baskısı altında kararlar aldığı izleniminden kurtulması gerekir. Bunun için de,  bu ay 25 baz puanlık bir artış çok yerinde olur. Fakat kimse tarafından beklenmediğini tekrar belirteyim. Eğer Merkez Bankamız faiz artırırsa, bu durum hem tahvil ve bono piyasasına hem de borsaya çok olumlu yansıyacaktır. Aslında faiz artışı, borsaya ters etki yapar. Fakat şu anki şartlar altında yapılacak bir faiz artışı, Merkez Bankası’nın enflasyon ve cari açık konusundaki kararlığının bir göstergesi olacaktır.  Fakat hemen herkes bir faiz artırımı beklemediği için, Merkez Bankası faizleri artırmazsa, piyasa üzerindeki etkisi nötr olacaktır.

Teknik Dinamikler:

Endeks geçen hafta 60 bin seviyesinin altını gördükten sonra, yükselerek haftayı 61.716 seviyesinden kapattı. Dipten bu dönüş esnasında hacim güçlü değildi. Geçen haftanın son iki günündekkiş yukarı yönlü hareket adeta tepki niteliği taşıyordu. Fakat teknik dinamiklere baktığımızda, dip oluştuğuna dair güçlü sinyaller var. Talep göstergeleri çok uzun süredir (yaklaşık 35 iş günü ) 50 seviyesinin altında bulunuyor. TKE göstergesi olarak tanımladığım gösterge, eğer 50’nin üzerine çıkar ve bu seviyelerde kalmaya başlarsa genel olarak artan trendde oluyoruz.  TKE göstergesinin, kriz durumları hariç,  50’nin altında 40 günden fazla kalması olasılığı zayıftır. Bu bağlamda, aşırı satış yiyen borsamıza bu haftadan itibaren yavaş yavaş talep gelmeye başlayabilir. Özellikle Yunanistan konusunda çözüme ulaşıldığını ve Papandreu’nun bu hafta içinde güvenoyu alacağını ve gerekli reform adımlarını atacağını varsayarak borsada alım önerilebilir. Eğer bu varsayımlarımı gerçekçi bulmuyorsanız borsada alım  yapmamalısınız. Şu an için kısa vadede, teknik olarak en büyük risk, endeksin 58 bine kadar gerilemesidir. Bu tür bir risk olsa da şu an bulunulan 61.700 seviyesi ile 58 bin civarı arasında sadece 300 bin puanlık yani yüzde 2.5-3 civarında bir fark vardır. Bu açıdan bakıldığında endeks en azından önümüzdeki 1 ay vadelik bir süre için alıma  uygun görünmektedir. Bu haftaya başlarken, endeksin geçen haftadan gelen olumlu etki ve Cuma günü dış piyasaların da olumlu kapanışları nedeniyle, hafif yükselişle haftaya başlayacağını ama, özellikle dış piyasalardaki hareketlere bağlı olarak FED toplantısını ve Merkez Bankamızın kararını bekleyeceğini düşünüyorum. Bu arada dış piyasaların da Çarşamba günkü FED faiz kararı öncesinde ya sakin ya da yukarı yönlü eğim içinde olmasını bekliyorum. Aşağı yönlü hareketlerin cılız kalacağını düşünüyorum. Bu hafta, FED ve TCMB faiz kararları açıklanıncaya kadar endeksin dalgalanma aralığı olarak 60 bin ile 62.750 seviyelerini verebiliriz.  Önümüzdeki birkaç hafta içerisinde endeksin yeniden 65 bin seviyelerine kadar yükseldiğini görebiliriz. Bu durum yaklaşık olarak yüzde 6-8 arasında bir getiri anlamına gelir.

DOLAR/TL Kuru

Geçen hafta başından itibaren 1.57 civarından başlayarak 1.6264 seviyesine kadar tırmanan dolar/TL kuru haftayı 1.5973 seviyesinden kapattı. Cuma günkü düşüş oldukça sert oldu. Bunun temel sebebi Yunanistan konusunda Merkel’in geri adım atması ile, euro/dolar paritesindeki hızlı yükseliş oldu. Dolar genel olarak diğer paralar karşısında değer kaybederken, eruo’da yukarı yönlü hareketler vardı. Bu hafta içerisinde gözler Yunanistan’da olacaktır.  Papandreu’nun yeni kabinesinin güvenoyu alıp, reformları yapması bekleniyor. Fakat şunu da belirtelim ki, bu öyle göründüğü kadar kolay bir iş değil.  Güvenoyu alsa bile, bunun ardından reformları meclisten geçirmek gerekecek. Dolayısıyla zorlu bir süreç olabilir.  Piyasalar bu haftaya başlarken gözleri Yunanistan’da kulakları da ABD’de FED’in faiz kararında ve söylemlerinde olacaktır. Dolar geçen haftayı 1.5973 seviyesinden kapattı. Bu haftaya başlarken biraz temkinli olmayı yeğleyecektir.  Bu haftanın dalgalanma bandı olarak 1.5800 ile 1.6100 aralığını verebiliriz.  1.5800’in altına gerileyecek olursa dolara olan talep artabilir. Özellikle geçen haftaki sert hareketler sonrasında bir kez daha 1.6250 seviyesi önemli bir direnç konumuna geldi. Orta vadede Dolar/TL kurunun yönünü belirleyecek olan temel parametre, hükümetin cari açık ve enflasyona karşı yaklaşımı olacaktır.  Bu bağlamda Merkez Bankası’nın bu hafta yapacağı PPK sonrasında alacağı faiz kararı çok önemli bir sinyal olacaktır. Merkez Bankası ne kadar iddia etse de Kasım 2010’dan bu yana uygulanmakta olan para politikası istenen hiçbir sonucu üretmedi. Finansal istikrarı da hedef alan bir tutum olarak sergilenen politika, adeta finansal istikrarı ciddi biçimde bozacak derecede cari açığın artışına neden oldu. Bu yüzde özellikle cari açık ve enflasyon konusunda yeterli adım atılmazsa, dolar/TL kuru orta ve uzun vadede yukarı yönlü bir seyir içinde olmaya devam edecektir.  Ne zaman Merkez Bankası’nın enflasyona karşı politika üretmeye başladığını ve hükümetin de cari açığı önleyici politiklarını devreye soktuğunu görürsek, o zaman dolar /TL kuru konusunda aşağı yönlü bir trend oluşumundan bahsedebileceğiz. Dolar kısa vadede aşağı eğimli, ama orta ve uzun vadede yukarı eğimli olma potansiyeline sahip olduğu için, özellikle 1.55’e doğru olacak gerilemeler alım fırsatı olarak değerlendirilebilir.

Geçen hafta gösterge faiz Mayıs 2010’dan bu yana gördüğü en yüksek seviyeye ulaştı.  2010 yılının mayıs ayında da yine baş rollerde Yunanistan vardı ve Yunan krizi ilk defa patlak vermişti. Geçen haftaki yukarı yönlü hareket sırasında da konu Yunanistan’dı. Fakat faizlerin 8.20’den bu yana yaşadığı artış trendini sadece Yunanistan’a atfetmek mümkün değil. Şu an Merkez Bankası’nın kredibilitesinin ciddi biçimde sorgulandığını görüyoruz.Bir ülkenin çıkardığı tahvil faizleri neden artar?Bunun en temelde iki sebebi olabilir. Birincisi; ülkenin kamu borcu dinamikleri bozulmuştur ve borç verenler, ülkenin borcunu ödeyebilmesi riskinin yükseldiğini düşünmektedirler. Yani Yunanistan’ın şu an yaşadığı duruma benzer bir durumda faizleriniz, riskinizin yükselmesi nedeniyle yükselir. Fakat Türkiye’nin borç dinamikleri, iç borcun GSYİH’ya oranı ve Borcun vadesindeki uzama gibi faktörler faizlerin bu tip riskler nedeniyle artmadığını gösteriyor. İkinci durum ise, enflasyonist bekleyişlerdeki bozulma ve diğer risk kategorileridir.  Eğer borç verenler ilgili ükede enflasyonun artacağını düşünmeye başlamışlarsa ve bu konuda ciddi bir önlem görmüyorlarsa, ya da iç borç dinamikleri nedeniyle değil de cari açığın sürekli artması nedeniyle kurlarda yukarı yönlü atakların olması riski yükselmişse, bu tür durumlarda da faizleriniz yükselir. Türkiye’de ikinci durum yaşanmaktadır. Şu an, artmakta olan enflasyona karşı ciddi kredibl bir merkez bankası tutumu görünmüyor. Cari açığın önlenmesi konusunda ciddi bir tedbir henüz açıklanmadı ve orta vadeli program (OVP) ile ilgili hiçbir gelişme yok. Tüm bu saydığımız sebepler nedeniyle yavaş yavaş yabancıların tahvil’den ve bonodan çıkmaya başladıklarını görüyoruz. Şu an ihtiyaç duyulan en önemli şey, cari açığı ve enflasyonu öne alan ciddi bir  orta vadeli program. Eğer bu çok geciktirilecek olursa, faizlerin yükselişini sürdürdüğünü göreceğiz. Merkez Bankası’nın bu hafta yapacağı bir faiz artırımı bu konuda güven veren  önemli bir sinyal olacaktır, fakat Merkez bankası çok büyük bir olasılıkla, global bazdaki ekonomik yavaşlama ve petrol fiyatlarındaki geri çekilmeyi de bahane ederek, bir faiz artışına gitmeyecektir.  Bu yönde birçok yabancı yatırımcı gruba sinyal verilmiş durumdadır. Her ne kadar gösterge faiz geçen hafta 9.15 seviyesinin üzerinde tutunmamış olsa da, orta vadede eğer para politikasında sıkılaştırma gelmezse, faizlerin yüzde 10 seviyelerine doğru arttığını görebiliriz. Bu bağlamda faizlerde dip seviyenin 8.90 olduğunu düşünüyorum. Bu seviyelere gerileme olursa, kar realize edilerek kısa vadeli pozisyonlara geçilebilir.  Geçen hafta 9.18 seviyesi denendiği için, önümüzdeki birkaç aylık süre içinde faizlerin yukarı yönlü bir eğim içinde olacağını söyleyebiliriz. Tabi ki, şu anki ekonomik sorunlara ilişkin olarak ciddi ve etkili önlemler gelmezse. Ama bu önlemler gelecek olursa, o zaman faiz konusundaki görüşümüzü tekrar gözden geçirmemiz gerekecek.

“Haftaya Başlarken – Yaşar ERDİNÇ” ile ilgili 6 yorum

  1. Sayın Hocam,

    Değerli yazılarınız için çok teşekkürler…

    MRGYO için kısa bir yorum verebilirseniz çok sevinirim.

    İyi haftalar,
    Ali

  2. Hocam iyi haftalar,

    Yorumunuz için teşekkürler. 18 Haziran tarihinde BDDK tarafından kredilere ilişkin alınan kararların Merkez Bankası’nın ekonomiyi soğutma anlamında olumlu bir adım olarak yorumlanabilir mi?

  3. Hocam sizleri çok seviyorum şiir gibi yorumluyorsunuz piyasaları.sizin sayenizde ve sizin dedikleriniz harfiyet uygulayarak sir servet elde ettim desem yalan olmaz. bu endeksten sert bir yükseliş beklemekteyim şahsen yukarıya doğru.buradan önce 70 000 sonra ise endeksi 75 000-80 000 olacağını düşünmekteyim.buradan 150-200 bin TL lik alım yapayım mı sizce.

  4. Bugün yabancılar öğleden önce mal toplama silkeleme yaptıklarını ve öğleden sonra ise ya yatay kapanış veya %1-2 artıda kapacağını düşünmekteyim. sizler ne dersiniz.sakın malınızı kaptırmayın sıkı sıkı sahip tutun derim.malınızı yabancılara özellikde yavşaklaşmış Türk süpekölatörlere de kaptırmayın derim.

  5. Keşke şu yunanistan batsada bir pislik temizlense derim.iş te o zaman piyasalarda tam anlamı ile sabunla yıkanmış olan yunanistan ın çöpe atılması ile piyasalarda rallilerin yaşanacağını düşünmekteyim.

  6. kriz bitmiş———bugün abd de 5 milyon kişi iş e alınmış—irlanda da özgürlük meydanındza ki havuzdan petrol fışkırmış—-ımf – tüm darda olan ülkelere faizsiz hibe par…a verecekmiş——fed- dağıttığı usd lerin hepsini yerine koymuş——–trichet emekli olmuş- tazminatınıda italyanın borçlarını kapatmak için kullanmış————

    müjde————-dow da işler iyi imiş———abd de ki işsizlik krizi için- wall street e 5 milyon kişi iş e alınacakmış——2.5 milyonu süpürgeci- 2.5 milyon kişi ise odacı olarak istihdam edilecekmiş…

    Kriz bitti——-geç-miş olsun
    ne rallimi baslayacak

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir