Bir hayal dünyası içinde yaşatılıyoruz. Gerçek olmayan, reklam kokan ve oynanan rakamlar üzerine inşa edilmiş, el parasıyla düğün bayram yapan ve bir gün mutlaka tefecinin gazabına uğrayacak Türkiye ekonomisi ve onun pasif ya da etkin aktörleri medya üzerinden uyutuluyor. Neden mi? Bir sürü haber, tek bir tespitin gerçeğini çürütemiyor da ondan…
Mesela güvenli uçuşla ilgili çok ciddi sıkıntıları olduğu iddia edilen ve köle gibi çalıştırdığı işçileri itiraz edince işten çıkaran Türk Hava Yolları, bu yıl uçak müsaitliğine bağlı olarak 7 yeni noktaya daha sefer düzenleyecek. Yani hepimiz uçuyoruz.
Peki ama açlık sınırı 919 TL olan ülkede, asgari ücret 740 TL. Bunu ne yapacağız?
Yabancı yatırımcının gayrimenkule ilgisi yükseliyor. Para arzı 11,7 milyar TL arttı. Kamu temmuzda 2,1 milyar dolar borç ödedi. Repo hacmi 2,6 milyar TL’ye yükseldi. Merkez Bankası enflasyon beklentisini düşürdü.
Peki ama açlık sınırı 919 TL olan ülkede, asgari ücret 740 TL. Bunu ne yapacağız?
Döviz rezervi arttı ve 84,3 milyar dolara yükseldi. (Ne kadarı batık ülkelerin ya da bankaların tahvilleri söylemezler ama, olsun.) Bilmem ne bankası bayrama özel kredi sunuyor. Kayısı üreticisine kredi kolaylığı sunuluyor (ki sor alma kredisidir emin olun).
Peki ama açlık sınırı 919 TL olan ülkede, asgari ücret 740 TL. Bunu ne yapacağız?
Akit Gazetesi’ne göre artık yoksulluk yokmuş, herkes boğazdaymış. (Boğaz derdinde olduğu kesin.) Başbakan’ın İngiltere’de olimpiyatları açma ihtimali var. Cumhurbaşkanı Gül, Cuma Namazı’nı Fatih’te kıldı. Domateste rekabet fiyat düşürüyor. ‘Öyle bir geçer zaman ki’ dizisinin Caroline aşk sarhoşu oldu.
Peki ama açlık sınırı 919 TL olan ülkede, asgari ücret 740 TL. Bunu ne yapacağız?
Sürekli bir pompalama var. Borsa yükseldi, düştü. Dolar şöyle oldu; Avro soldan geçerek Yen üzerinden onu gıdıkladı. İktidardan biri gaf yapınca manşetler değişir. ‘Aslında şöyle demek istedi’ gibilerinden köşe yazıları çıkmaya başlar.
İhracat artar, üretici batar. Türkiye borç ya da modern deyimiyle sıcak para bulur, herkes göbek atar. Sokak işsiz kaynıyordur, işsizlik rakamları düşer. Yeni iş bulanların hepsi tarımda bulmuştur, ama tarım bankaların haciz kıskacındadır. Bir haber verilir, en süslü biçimde sunulur, detayına inilmez. Herkes bağırır: Yaşa, Varol…
Peki ama açlık sınırı 919 TL olan ülkede, asgari ücret 740 TL. Bunu ne yapacağız? Hatta bir soru daha ekleyelim. Halen bir işiniz var mı? Çünkü açlık sınırındaki rakama ulaşabilmenizin yolu da buradan geçiyor. Yoksa durum kötü…
“Dünya Bankası, Türkiye’de yüzde 18 olan gençler arasındaki işsizliğin, dünya ortalaması olan yüzde 12’nin üstünde olduğunu belirterek, ‘İşsizlik kişilerin akıl ve beden sağlığını, toplumum ise huzur ve refahını tehdit ediyor’ uyarısında bulundu.’ Yani işsizlik insanı delirtiyor. Zaten yaşananların da, karşısındaki tepkisizliğin de akıllı işi olduğu iddia edilemez.
Haberleri izlediniz. Haberlerin ardından ‘gözünü sevdiğimin kaynanası’, ‘evin kazağı benim’, ‘en baba yemeği ben yaparım’ ve benzeri isimdeki yarış programlarından birini izleyebilirsiniz. Son söz:
Peki ama açlık sınırı 919 TL olan ülkede, asgari ücret 740 TL. Bunu ne yapacağız? İyi uykular Türkiye… Televizyonunuzu kapatmayı unutmayınız.