Güven Sazak’ın bugünkü yazısı
Uber, geçen hafta Londra’da faaliyetlerine yeniden başlamak için mahkemeden izin aldı. Biz o arada Türkiye’de seçim yapıyorduk. Uber böylece yeniden Londra sokaklarında faaliyet göstermek için 15 aylık bir lisans temin etmiş oldu. İngilizler, sorunu Londralıları mağdur etmeden çözdü. Darısı başımıza. Seçimden geçime geçerken, doğrusu ya, arada alınan/alınmayan tüm kararların gözden geçirileceği kanaatindeyim. Önce Uber’i anlatayım ve bu kıssadan bir Türkiye hissesi çıkartayım. Sonra da konuyu bizim seçimlere bağlayayım.
Uber’in faaliyetlerini, Londra Belediyesi’nin ulaştırmadan sorumlu birimi, denetime açık olmadıkları ve genel olarak idarenin tespit ettiği kurallara uymadıkları gerekçesiyle durdurmuştu. Buna göre, Uber’in yerel otoriteler tarafından izlenebilir bir program kullanması ve Uber araçlarında geçen nahoş hadiselerin hemen raporlanmasını kabul etmesi gerekiyordu. Yerel idarenin düzenlemelerine uymadığı için Uber’in lisansı uzatılmamıştı. Şimdi Uber, mahkeme önünde idarenin yapacağı düzenlemelere uymak için gereken tedbirleri aldığını kanıtladı.
Mahkeme, yerel idarenin Uber’in çalışma lisansını uzatmama kararının doğru olduğuna hükmetti öncelikle. Sonra da Uber’in, idarenin koyduğu şartlara uymak için aldığı tedbirleri yeterli görerek şirkete 15 aylık Londra’da çalışma lisansı verdi. Ne oldu? Uber’in 45 bin şoförü, 3,6 milyon Uber kullanıcısına hizmet vermek üzere yeniden Londra sokaklarına döndü. Uber, kendisi için küresel bir imaj sorunu haline gelen Londra yasağı meselesini çözdü.