Türkiye, kamu kurumları yönetiminde yeni bir faza girdi. Eski yıllarda başta bankalar olmak üzere, giderlerin havuzda toplanarak bölüştürülmesi uygulamasından vazgeçilmişti. Her kurum kendi yağında kavrulacaktı ve görev zararı yazılmasına izin verilmeyecekti.
Nitekim belli bir süre bu konuda başarılı sayılabilecek uygulamalar gerçekleştirildi. Her ne kadar bunlar doğru işletme mantığından çok, yatırım yapmama ve fiyatı düşürme pahasına zararına özelleştirme sonucu doğurduysa da, aşırı zarar yazma frenlenebilmişti.
Fakat kömür dağıtımıyla tetiklenen ve Türkiye Kömür İşletmeleri’nin zararıyla başlayan, elektriğe zam yapmamak uğruna Tetaş’a görev zararlarıyla devam eden, bazı basın kuruluşlarına teminatı özelleştirilenin kendisi olarak aktarılan kredilerle riske sokulan bakış açısı tamamen eskiye dönüşün sinyallerini verdi.
Ne var ki iş bununla da bitmedi. Şu an yeni bir kulvara geçildi. Eskiden görev zararlarının Hazine’ye aktarılması yoluyla dağıtılan hesapsız harcamalar, şimdi de kârlı kurumların gelirlerine el koymak olarak karşımıza çıktı.
Maliye Bakanlığı dolaylı vergiler ile vatandaşı soğana çevirmeyi yeterli görmemiş olsa gerek ki, şimdi de Türk Patent Enstitüsü, TSE, YÖK, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, ÖSYM ve Anadolu Üniversitesi’nin gelir fazlasının yarısına el koyma atağına geçti.
Kurumların 12 Ekim itibariyle 2,8 milyar TL nakit fazlası verdiği bizzat Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından açıklandı. Şimdi savunma çok ilginç. Mesela Eskişehir’deki üniversiteden bahsedilirken ‘164 üniversite var ama biri çok kazanıyor’ gibi bir yaklaşım söz konusu.
Buradaki başarılı yönetim esaslarını alt üst eden, diğer başarısızlıkları başarılı olana yüklemek gibi bir ucubeyi ortaya koyan üslubun dışında, hem bu kurumların gelecek yatırımlarından çalmak, hem de ortaya değer koymadan yaratılanı hortumlamak anlamı çıkıyor.
Holdinglerde bile şirketlerin verimlilik, kâr/zarar rakamları ayrı ayrı hesaplanır ve başarısız olanlarda en azından yönetim değiştirilir. Ama kendi yerleştirdiği adamı yerinden kaldırmayı göze alamayanlar, başarılı olanları da gasp etme yoluna girişiyor.
Nereden bakarsanız bakın, anlaşılmaz bir tavır. Hem görev zararlarının adı değişti, hem de kurumlara şu mesaj verildi: ‘Aman çok kazanmayın, yarısına el koyarlar.’ Bu nasıl bir tiranlık ve yönetim beceriksizliğidir? Mehmet Şimşek Maliye Bakanı olarak görev yapıyor. Ama onun nezdinde bu ekonomiyi yönetenlere, bu yaklaşımlarıyla bırakın devletin Maliyesi’ni ben olsam güdülmek üzere iki koyun bile emanet etmem.
Hımmm…kömür meselesi…eh olsun, dağıttıkları ne de olsa vatandaşım.AMA LÄ°BYA’ YA NE DÄ°YE 300 MÄ°LYON DOLAR HÄ°BE ETTÄ°LER YAZIK… VAN’DAKÄ° KARDEÅžLERÄ°ME ÇADIR ALIRDIK HİÇ DEĞİLSE !
valla sevgili Emin ÇölaÅŸanın yalancısıyım isteyen okusun …iÅŸte linki
http://www.bidolu.tv/makale.php?Yazi_id=456&yazar=17
Anadolu Ãœniversitesinin eski rektörü kim…ona bakmak lazım önce.Hem bunlar mirasyedi…
Hortumculuk hiç yabancısı oldukları bir iş değil zaten.
Tiran…diktatör…padiÅŸah…ne derseniz kabülleri…iki dudak arasından çıkan yapılsın yeter.
Ekonomiiii…aaaa ne diyorsunuz mirim, daha önümüzde ”0 faiz ” var …artık faiz mi sıfır olur hazine mi, orasını bilemem !