Öncelikle yazının başlığında böylesi iki hakaret içeren kelimeyi kullandığım ve bu makaleyi yazmak zorunda kaldığım için özür dilerim. Fakat bugünlerde, benim de dahil olduğum vatandaşa takıştırılan yeni sıfat bunlar. ‘Ananı da al git’ yeterli gelmemiş olacak ki, doz arttı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda faaliyet sahasını tarumar edip, Milli Eğitim’in başına geçen Ömer Dinçer anlaşılıyor ki, hızını alamıyor. Çalışma Bakanlığı sırasında maden kazası olduğunda ‘güzel ölümü’ icat eden Dinçer, Milli Eğtim Bakanlığı sırasında da 66 aylık çocuklarını okula göndermekte çekince duyan vatandaşları terörist ile bir tuttu.
Buna Başbakan Erdoğan’ın da pedagoglardan eğitimcilere kadar herkesin ‘yanlış’ dediği 5 yaşta eğitime başlama konusunda isteksiz olup, rapor peşinde koşan velilere ‘çocuklarının geri zekâlı olduğunu kabul ediyorlar’ cinsinden açıklamasını ekleyin. Bu nasıl, haddi aşan, küstahça ve saygı tanımaz bir tavırdır?
Bir işyerinde genel müdür olduğunuzu düşünün. Ortaya koyacağınız bir projenin işyeri sahibi, yani patron tarafından onaylanmadığını hayal edin ve kalkıp ona birleştirirsek ‘gerizekâlı terörist’ dediğini farz edin. Kapının önüne koyulmakla kalmaz, bir de üzerine hakaretten tazminat ödersiniz.
Ama bu ülkenin başına, maaşını ödemek kaydıyla geçirilen ve geçici bir süre yetkileri kullanmasına izin verilen siyasetçiler yekten bu hakareti yüzümüzün orta yerine savurabiliyorlar.
Terörist ve gerizekâlı sıfatlarına muhatap kalmanıza neden olan konu ne? Eğitim… Eğittikten sonra durum bu olacaksa, zaten eğitmemize gerek yok. Malum eğitimin yetişebildiği tek nokta cehaleti alabilmek…
Fakat haddini aşan bu iki kelimeyi, en azından 74 milyondan bir kişi olarak aynen sarf edene, sarf ettiği niyetle iade etmeyeceğim. Çünkü o zaman kendimden utanmam gerekecek. Böyle bir yönetim anlayışı, böyle bir yaklaşım olabilir mi? Tavrı bu olan bir zihniyet benim çocuğumu eğitmekten bahsediyor öyle mi? Hadi oradan…
Peki bir de madalyonun diğer tarafına bakalım. Mütemadiyen hakaret yiyen vatandaşın durumu ve olaylara yaklaşımı ne? En iyisi bunun yanıtını da bir fıkra ile verelim:
Bir gün Alaaddin yolda gidiyormuş. Bir lambaya çarpmış ve lambanın içinden cin çıkmış.
Cin; “Dile benden ne dilersen” diye seslenmiş.
Alaaddin de “özür dilerim” demiş.
Bu sessizlik ve vurdumduymazlıkla yakında vatandaş siyasetçilerden özür dilerse şaşırmayın. Olur mu bilemem. Ama bildiğim bir şey var ki, Başbakan’ın da Bakan Dinçer’in de, kendisine görev veren asilden özür dilemesi gerekiyor. Merak etmeyin özür dilemekle bir şey kaybetmezsiniz ve bu millet özür dileyeni affedecek kadar büyüktür.
Öte yandan vatandaş da mutlaka bu talepte bulunmalıdır. Elbette gerizekâlı çocukların terörist ebeveynleri olarak görülmekte sakınca görüyorlarsa…
bu millet bu kelimeleri hakediyor kardeşim.bu kelimelere tepkide ben göeremedim bir yerde.anca sizin gibi duyarlı insanlar tepki gösteriyor.bakın halkın çoguna gıkı çıkıyormu.hakediyorlar sayın kardeşim hakediyorlar.iddaa ediyorum başbakan yekten ana avrat küfür etsin bir kaç duyarlı insan hariç ses çıkmaz.bu kadarda iddalı yım.çünki halkımızın çogu pısırık ödlek,çıkarına bakan ve ahlakı hak getire bir durumda.ne bekliyebilirizki bu milletten.