Dün İnşaat Platformu’nun düzenlediği Yeni Yaşam Biçimi, Kentler ve Dönüşüm Zirvesi’nde, gayrimenkul sektörünün temsilcilerini dinledim. Aslında zirvenin katıldığım oturumunda en çarpıcı tespiti Avcılar Belediye Başkanı Dr. Handan Toprak yaptı.
Bugüne kadar kentsel dönüşüm adı altında yaşanan tehcirin sadece varlık devrimi konusuna konsantre olduğumu fark ettim. Toprak’ın, dönüşümün yerinde ve insan odaklı olması gereğini hatırlattıktan sonra şu ifadesi aslında meselenin hiç konuşulmayan bir yanını da ortaya koyar cinstendi:
“Göç eden gider başka bir kaçak yapı sorununun parçası olur. İnsanların göçe zorlanması ancak sorunun ötelenmesidir.” Gerçekten bu mesele insanların yerinden yurdundan sürülmesi, mahallelerin dağıtılması kadar önemli bir tespit ve çokça tartışılmalıdır.
Gayrimenkul sektörünün genel yaklaşımına gelirsek… Tüm planlarını ‘dünyada ya da Türkiye’de bir kriz çıkmazsa’ şartı gölgesinde konuştukları için ve böyle bir krizin kaçınılmaz nitelikte olması; ondan sonra söylenen her şeyi bir hayalden ibaret kılıyor.
Aslında konuşmacılara baktığınızda sorunu hissettikleri, ama kondurmak istemedikleri eğilimini görüyorsunuz. Tıpkı Türkiye’nin diğer sorunlarına yaklaşım gibi, devekuşu sendromu burada da kendisini hissettiriyor.
Zirvede GYODER’in bir araştırmasının sonuçları da paylaşıldı. Burada üç temel nokta var ve ben de sual olarak sormama karşın, yanıtını alamadım.
Bunlardan birincisi İstanbul’da ev sahibi olma oranının yüzde 58’e vurmuş olduğu tespiti. Dedim ki, bu fotoğraf hiçbir sıkıntı olmasa da çok ciddi bir kiracı açmazını ortaya koyuyor. Bu sorun nasıl aşılacak? Yanıt yok…
İkincisi Türkiye’nin yapı konusundaki problemini aşabilmesi için 500 milyar dolarlık bir harcama yapması gerekiyor. Bu da pazar potansiyeli olarak gösteriliyor. Dedim ki: Türkiye’de dönüşümde ihtiyaç orta gelir grubu segmenti, ama buranın yüzüne bakan yok.
Paraya gelince dünyada parasal genişlemenin bittiği, daralmanın olduğu bir süreçte, tasarruf miktarı yerlerde sürünen bir ülke olarak finansmanı nereden bulacaksınız? Tatminkâr yanıt yok.
Ben böyle dememişim İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali de The Banker Dergisi’ne verdiği röportaj, sektör adına söylemle fotoğrafı ortaya koymuş: “Kredi verme imkânımız azalıyor.”
Son olarak önümüzdeki süreçte kentler ekonomisinin öne çıkacağını ve burada kültürel yapı başta olmak üzere niteliklerin, rekabetçiliği etkileyecek faktörler olduğunu hatırlatıp, ‘neden asırları sinesinde barındıran İstanbul’u çakma Dubai yapmaya uğraşıyoruz’ dedim. Yanıt yok.
Bunlar sadece dikkat çekici olarak not defterime düşenler. Ama hepsinden önemlisi gayrimenkul sektörünün temsilcilerinin dünyada ve Türkiye ekonomisinde, jeopolitiğinde hiçbir şey olmuyormuş gibi analiz yapmaları.
Çok net söylüyorum hayal dünyasında yaşıyorlar ve bunun bedeli çok ağır olacak.