Türkiye’nin cari iÅŸlemler hesabı açığı, yılın ilk altı ayında, geçen yılın ilk yarısına göre % 122,9 artarak, 45 milyar 8 milyon  dolar oldu.

 Bu geliÅŸmeye en büyük katkıyı, dış ticaret açığının 25 milyar 436 milyon ABD dolar tutarında artarak 46 milyar 431  milyon dolara ulaÅŸması yaptı. Haziran 2011 itibarıyla banka ve özel sektör toplamında yıllık borç çevirme oranının %112’ gibi  sevindirici bir rakama ulaÅŸması piyasaların cari açığın riskini hala dikkate aldıklarını, yalnız bunun ÅŸimdilik finanse ediliyor  olması sebebiyle görmemezlikten geldiÄŸinin kanıtı ama AB borç krizine iliÅŸkin endiÅŸeler,küresel büyümenin beklenilenden  yavaÅŸ ilerliyor oluÅŸu ve muhtemel OrtadoÄŸu’da yaÅŸanabilecek sıcak hareketlilik devam ederken borç çevirme konusunda daha  temkinli olunması gerektiÄŸini gösteriyor. Cari açık ile bu geliÅŸmelere siyasilerden yine cari açığın geçici olduÄŸu, yine  açıklanan dönemden sonraki sürede düşeceÄŸi öngörüldüğü gibi, umut vaad eden açıklamalar ardı ardına geldi.
Tek suçlu enerji mi?
Özellikle dış ticaret açığı odaklı cari açığın oluÅŸmasına sebep olan kalemlerden biri olarak gösterilen enerji ithalatı konusu yine gündemde. AK partinin 100. kuruluÅŸ yıldönümü  hedefleri arasında en iddialı maddelerden biri olan enerjide Türkiye Cumhuriyeti’nin , 2023 yılına kadar ülkedeki tüm hidrolik potansiyelin ekonomiye kazandırılması, rüzgarda 20 bin Megavata (MW)ulaşılması, jeotermalda 600 MW, nükleer enerjinin toplam enerjide ki payının en az % 10’a çıkarılması gibi hedefi ile ÅŸu an enerjide ki %74 olan dışa bağımlılığı daha makul seviyelere çekme hedefi için yenilenebilir enerji kaynakları için yapılan giriÅŸimlerin düşük seviyede olduÄŸu ortada. Åžu an ki 50 bim megawaat’lık enerji kapasitesi,nüfus ve ekonomik geliÅŸmiÅŸlik ile doÄŸru orantılı artıyor. Türkiye doÄŸalgazda % 97 oranında dışa bağımlı durumda üstelik dünyaca ispatlanmış petrol rezervlerinin % 73’üne, gaz rezervlerinin % 72’sine sahip bölgelerle en yakın komÅŸu oluÅŸu bile bağımlılığı minimize etmiyor. Petrol ve doÄŸalgaz gibi fosil yakıt maliyetlerinin artması ile fosil yakıt ihraç eden ülkelerin önünde iki seçenek kalıyor; nükleer enerji yada yenilenebilir enerji. Kaçak elektrik kullanımı sebebiyle santrallerden üretilen enerjinin bölgelere göre %40’a varan kayıplara ulaÅŸtığı Türkiye’nin nükleer santral macerası tam 40 yıldır bir türlü çözülemedi. Son olarak Mersin Akkuyu’da yapılacak olan nükleer tesis için, her biri 1200 megavat gücünde olacak 4 reaktör kurulması kararlaÅŸtırılmıştı. Projeyi yap-iÅŸlet modeli yapmayı üstlenen Rus Superfin firması ile fiyat konusunda anlaÅŸamayan Ankara ,fiyatı yarı yarına indirmeyi kabul ettirerek hafta içi nihayet anlaÅŸmaya vardı. AnlaÅŸma ile,Rus Superfin firmasının ilk fiyat teklifi olan 1 kilowatt saati 21.13 $’dan ,12.35 $’a, 15 yıllık sabit fiyat garantisi ile sonuçlandı. Japonya’daki deprem ile tekrar gündeme gelen nükleer santrallerindeki güvenlik tehtidine son olarak Almanya ülkedeki reaktörleri kapatma kararı almıştı. Çevre kuruluÅŸlarınca sürekli eleÅŸtirilen Akkuyu santralinde olası bir tsunami tehlikesine karşı sismik incelemeler 2012 ortasına kadar devam edecek. Çevresel Etki DeÄŸerlendirmesi (ÇED) raporunu almaya hak kazanması durumunda 2013’de yapımına baÅŸlanacak tesisin; 2019 yılında, Türkiye’nin elektrik ihtiyacının % 8’ini karşılayacağı öngörülüyor.Yenilenebilir enerji kanununun geçiÅŸinin ardından yenilenebilir enerji kaynaklarından rüzgar, güneÅŸ ve jeotermal enerjilerinin Türkiye’nin acil enerji politikasına dahil edilmesi gerekiyor.
 Borsalar ayı piyasasına girdi
Geçen hafta Amerika’lı Yatırım Bankası Morgan Stanley, daha önce % 4,2 olarak açıkladığı küresel büyüme tahmininin bu yıla iliÅŸkin öngörüsünü % 3,9’a düşürdü ve hemen ardından Citigroup’da benzer bir kararla  2011 yılı için ABD, GSYH büyüme tahminini Avrupa’daki borç krizi ve ABD ile Euro Bölgesi’nin resesyona girme ihtimalinin olmasını gerekçe göstererek, % 1.7´den 1.6´ya revize etti. Yine ardından medyada ,Avrupalı büyük bankaların ABD’de de ki ÅŸubelerinin olası bir denetimde sınıfta kalacağı haberleri, Temmuz ayında ABD’de 2.el konut satışlarının % 3.5 düşüşü ,haftalık iÅŸsizlik maaşı baÅŸvurularının 9 bin artışla 408 bine yükselmesi zaten piyasaların ayı eÄŸiliminde olduÄŸu bugünlerde hızlı satışların yaÅŸanmasına sebep oldu. Yurtdışındaki olumsuz hava İMKB’ye de bulaÅŸtı. Gün içi teknik seviyelere koyulan stop-loss’ların çalışması ile yaÅŸanan volatile % 5 seviyelerini gösterdi. Teknik seviyelerin kırılması Dünya ekonomilerindeki 2011’in ilk çeyreÄŸinde büyümenin tepe yaptıktan sonra gerileme sürecine girdiÄŸini gösteriyor ,muhtemelen 3-6 ay arası piyasada ayılar hakim olacak.‘’Para uyuyarak büyümez’’ diye bir slogan vardı 90’lı yıllar Ä°mar Bankası reklamlarında. Yüksek getiri vaadiyle yatırımcılar paralarının mürüvvetlerini görmek istiyorlardı ama riskin olduÄŸu yerde kayıplarda olacaktı. Bugünlerde de piyasada VIX korku endeksinin 45 puan seviyelerinde gezdiÄŸi,bu derece yoÄŸun volatile yaÅŸanırken ,bu havalarda ‘’az risk- az hareket’’ daha çok kazandırır unutmamak gerek.