Bugünlerde ‘artiz mektebi’nde oyuncu olmaya aday bazı arkadaşlar, ekonomi konusunda gerçekleri dile getirmeye başlayınca, benim de içinde olduğum bir gazeteci kesimini ‘felaket tellalı’ olarak nitelendirmeye başladı.
Kendisi hangi lobilerin etkisindedir bilemiyorum ama, gerçekten gazetecilik yapan ve doğruları söylemek konusunda kamuoyuna karşı sorumluluğu olduğunu bilenlerin herhangi bir lobi ile ilişkisi olmaz. Şimdi bu arkadaş cehaletinden bunu yapıyor olsa, fazla aldırış etmeyeceğim. Fakat bilgi seviyesi yeterli olduğundan yaptığı iş ‘taammüden’ icraata girer ki, bu affedilir gibi değil.
İki gün öncesine kadar çalıştığı ve sonra da kovulduğu kanalın ekranından ‘bugün bazı saygın işadamlarımızın dövizle ödemesi olabilir. Ne olur dolar almayın’ diye yalvaran bir zatın bunları söylemesi ne kadar ciddiye alınmalı, bilmiyorum. Fakat bizim dile getirdiklerimiz riskin ortaya konulması çerçevesindedir. Gerek bireyler, gerekse de yöneticiler önlem alsın diye yorumlarımızı ve gösterilmeyen gerçekleri paylaşıyoruz. Kimseden maddi, manevi ne bir menfaat ne de bir koltuk beklentimiz yok. Olanlarsa varsa, bilemem.
Aynı zat ‘ne olursa olsun tüketin’ diye bağırırken, biz ‘geliriniz kadar tüketin’ diyorduk. Bu şahıs o zaman da bize felaket tellalı suçlamasında bulunmuştu. Söylemlerinin iktidar ile aynı paralelde olması tesadüf müdür bilemiyorum ama biz, babamızdan, atamızdan insanların gözünün içine baka baka ‘yalan söylemeyi’ öğrenmedik. 41 yaşından sonra da öğrenecek değiliz…
Çünkü biliyoruz ki, ‘iktidarlar gider faturalar kalır’… Bu ülkede faturasını yanında götüren iktidar gördünüz mü? Yine biz ödeyeceğiz. Gelinen noktada kamunun ve özel sektörün borcunu bir kenara bıraksanız bile, 50 milyar TL’si kredi kartı olmak üzere toplamda 208 milyar TL’ye ulaşan bir tüketici borcundan bahsediyoruz.
Ülkenin kaosundan kâr uman bazı yabancı kuruluşların ifadelerini, hatta raporlarını ‘yanlış anlaşılmış’ diye düzeltebilirsiniz. Ama gerçekten gazetecilik yapmaya niyetli olanı susturamazsınız. Çünkü onlar ‘uluslararası bankerlerin’ kucağında değildir. Sadece vatandaşına ve çocuğuna sorumluluk duyan, hesabını da önce Allah’a, vicdanına ve halkına verenlerdir.
Dünyada oynanan kirli oyunu göz ardı ederek konuşmak, ‘bana inananlar buraya’ diye tavır takınma kompleksini göstermek, vatandaşa değil de kumar ekonomisinin baronlarına hitap etmek ne zamandan beri gazetecilik sayılıyor? Kendi yayın grubunda bile ‘iki gün önce adı anılmayanlar şimdi gazetecilik dersi veriyor’ diye nitelendirilen şahıslarla daha fazla uğraşmamak gerek esasen. O nedenle ben tekrar altını çiziyorum:
Ben dahil, hiç kimseye tek başına inanmayın. Size sunulan tüm bilgileri dağarcığınızda toplayın ve muhakeme ettikten sonra kendi kararınızı verin. Kimsenin fikrinin kölesi olmayın. Birey ve vatandaş olarak sadece ve sadece gerçeği arayın. Madem faturayı birey ödüyor, ödediğiniz faturada fikrin başkasına ait olmamasına özen gösterin. Ama bunu yaparken ‘Akbil basılınca konuşan’ bazılarının fikrini iki kere sorgulayın. Sıfatlara ve sloganlara değil, kendi gerçeklerinize odaklanın. Çünkü herkes gider, siz kalırsınız.
garibanlar yandı hemde arabın …………….. gibi hocam…..yakında dolar 2,20 Tl EURO 3,00 TL , altının gramı 130,00 TL olur ise hiç süpriz olmaz hocam….