Fatih Özatay’ın bugünkü yazısı
Belli bir amaca ulaşmak için ekonomi politikası önerisi geliştirirken ilgili kısıtlara dikkat etmek gerekir. Mesela, son günlerde gündeme gelen “bankaların kaynak maliyetini indirerek faiz oranlarında düşüş sağlamak” önerisini ele alın. Sermayesini bir tarafa bırakırsak, bir bankanın üç ana kaynak edinme yöntemi var: Mevduat alabilir, tahvil çıkarabilir ve yurtdışından tahvil dışındaki araçlarla borçlanabilir. Bu fonların maliyeti ne kadar düşük olursa, “normal” bir kâr oranı olduğu kabulüyle, o bankanın açtığı kredinin faizi de o kadar düşük olacaktır. Dolayısıyla, banka dışı şirketler kesimine ve hanehalkına açılan kredilerin faizlerini düşürmeyi amaçlayan bir ekonomi politikasının, bankaların kaynak maliyetini düşürmeye odaklanması yerindedir. Ama bir şartla: Geliştirilen politikanın, amaç ile çelişen bir sonuca yol açmaması gerekir.
Gelin, bu basit önerme çerçevesinde gündemdeki öneriyi değerlendirelim. “Bankaların kaynak maliyetini indirerek faiz oranlarında düşüş sağlamak” önerisinin temel amacı nedir? Şirketler kesimine ve hanehalkına açılan kredilerin faizlerini düşürerek tüketim ve yatırım harcamalarını tetiklemek ve büyüme oranını artırmak. Ama dikkat: Kredi faizinin düşmesini sağlarken kredi miktarının azalmasına yol açmamanız gerekir. Kredi miktarı düşerse, tüketim ve yatırım harcamalarını artıramaz ve büyüme oranını yükseltemezsiniz.