Fatih Özatay’ın bugünkü yazısı
İktisat ders kitaplarına göre ‘iktisadi birey (homo economicus)’ Einstein gibi düşünebilir, en güçlü bilgisayar gibi veri depolayacak hafızası vardır ve Mahatma Gandhi’nin iradesine sahiptir. Ama etrafımızdaki insanların böyle olmadıklarını biliriz: Hesap makineleri (akıllı telefonları) yanlarında değilse hesap yapmak için elleri ayakları dolaşır, sevgililerinin doğum günlerini unutabilirler, ya da yılbaşının ertesi günü ‘akşamdan kalma’ sendromu yaşayabilirler. Onlar birer ‘homo economicus’ değil ‘birer insandırlar (‘homo sapiens’)”. Hafta başında, Nobel Ekonomi Ödülü’nü kazandığı açıklanan Richard Thaler 2008’de günışığına çıkan “Nudge (hafifçe dürtmek anlamına geliyor)” adlı kitabının (Cass Sunstein ile ortak kaleme alınmış ve Türkçeye de çevrilmiş) ilk sayfalarında böyle diyor (biraz “serbest” tercüme ettim). İlk gruptaki bir bireyi kısaca “iktisadi”, ikinci gruptakini ise kısaca “insan” olarak adlandırıyor.