Fatih Özatay’ın bugünkü yazısı
Geçen haftaki yazımda 2017 yılında ekonomimizi değerlendirmiş ve yedi önemli soruna dikkat çekmiştim. Mümkün olduğunca gruplayarak o sorunları doğuran nedenleri tartışmak istiyorum bugün. Bazı sorunları tek gruba sokmak mümkün değil; birden fazla grupta yer alabilirler bu nedenle.
İlk sorun grubu. “Yüksek enflasyon”, “döviz kurunda belirgin artış ve oynaklık” ile “lira cinsinden kredilerin lira cinsinden mevduata oranının yüksek olması”: Bu gruptaki ilk iki sorun temelde para politikası ile ilgili. Merkez Bankası’nın (MB) politika faizini (şu sıralarda geç likidite penceresi faizi) yeteri kadar yükseltmemesi, yıllardır enflasyonun hedefin oldukça üzerinde seyretmesine yol açtı. Ağırlıklı olarak dış şoklar nedeniyle ortaya çıkan ani ve uzun süreli kur artışlarının doğuracağı ek enflasyona da tepki vermekte çok geç kaldı MB. Üstelik bu tepki gerektiğinden az oldu. 2016’nın son aylarında başlayan ve 2017’nin ilk aylarını kapsayan dönem ile son birkaç ayda yaşadıklarımız tipik iki örnek. Bu süreçte doğal olarak döviz kuru lüzumsuz yere aşırı yükseldi ve oynaklık gösterdi. 2017’de enflasyonun yükselmesinde 2016 sonunda maliye politikasında başlayan gevşeme de önemli bir paya sahip. Gevşek para politikası bir ölçüde lira cinsinden mevduatların da yeterince artmamasına yol açtı. Keza kredi garanti mekanizmasına maliye politikası yoluyla getirilen teşvik, kredi artışını hızlandırdı. Dolayısıyla, gevşek para politikası-gevşek maliye politikası bileşimi üçüncü sorunda rol oynadı.