Esnaf Neden Hep Borçlu?

Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu bir açıklama yaptı. Esnafın kredi ve kredi kartı borçlarının yapılandırılmasıyla ilgili tarihin uzatıldığını, başvuruların 27 Eylül’e kadar yapılabileceğini belirtti.

Bugün için baktığınızda olumlu bir hareket, fakat bu bana daha büyük fotoğrafı düşündürttü. Kritik soru şuydu: Esnaf neden hep borçlu? Aynı suali küçük ve orta boy işletmeler için de yöneltmek mümkün.

Bunda yapısal bir takım hataların, işletmeciliğe yönelik yanlışların payı olduğu açık. Fakat bunlar açıklama yapmaya yetmiyor. Yıllardır, tüm iktidarlar döneminde teşvik edilen, az ya da çok kredilendirilen ve esnafın da bu kredileri geri ödeyerek iyi niyetini sergilediği bir realiteden bahsediyoruz.

Türkiye’de gerek KOBİ’ler gerekse de esnaf açısından kredilendirme mekanizmasına baktığınızda, daimi borçlu olan yapının analizini birkaç başlık altında toplamak gerekiyor.

Bunlardan birincisi sermaye yetersizliği… Problemlerin çıkış noktasını oluşturan bu gerçek, ne yazık ki esnafı ihtiyaçlarını karşılamak adına borç almaya yönlendiriyor. Peki gerek teşvik, gerek kredi, gerekse de kredi kartı aracılığıyla yapılan borçlanmanın yapısı inceleniyor mu? Hayır…

Bilhassa esnaf kooperatiflerinden sunulan kredilerin takibi yapılmıyor. Müteşebbisin kendisini geliştirmesi adına sunulan bu olanak, ne yazık ki bankadan alıp, devlete vermek şeklinde bir resim ortaya çıkarıyor.

Yılları sair değişmeyen bu durumda, tacir kredisini alıyor; vergiden sigortaya, elektrik, su giderinden çekine kadar ödemesini gerçekleştiriyor. Borcun vadesi geldiğinde ise, bunun ödenebilmesi yapılacak işin performansına bağlı. Sonuçta belki de bir başkasına ait ödeme kredi borcunun taksitine gidiyor.

Fakat iş yapılamadığı durumlarda, ki en az son 30 senedir manzara bu, ya raftaki mal stokçulara yok pahasına satılıyor ya da eşlerin bilezikleri bozduruluyor. Sağ cepten sol cebe gezen para, herhangi bir katma değer yaratma amacıyla kullanılmadığı için de esnafı sürekli bir borç batağında tutuyor.

İkinci nokta ise ödenebilir olmayan sigorta, vergi gibi giderlerin oranları… Bu ülkede peşin vergi, hayat standardı, geçici vergi gibi kazan kazanma ödenmesi zorunlu uygulamalar bile yapıldı. Bazıları halen de hayatiyetini devam ettiriyor. Zaten bu koşullarda bir işletmenin ayakta kalabilmesi olanaksız… Doğal olarak kayıt dışı başlıyor.

Bir üçüncü faktör ise ‘serbest piyasa’ yalanı altında, her isteyenin istediği yerde istediği işi yapabilme özgürlüğü… Oysa hiçbir serbest piyasa uygulamasında böylesi bir rahatlık yok. Nüfus, işletme sayısı, potansiyel gibi kriterlerle belirlenen işletme izinleri ile gelişmiş ekonomiler haksız rekabeti ve çalışarak topluca batma risklerini ortadan kaldırıyor.

Türkiye ise yıllardır bu konuya bir düzenleme getiremedi. Elbette bu üç unsura alışveriş merkezleri çılgınlığı, vergide sağlanmayan muafiyetler, mesleki yeterlilik gibi birçok unsuru da eklemek mümkün.

Ama bu saydığım üç konu, temelde esnafın son 30 yıldır sürekli bir borç içinde yaşaması sonucunu doğruyor. Tüm bu üçünün üzerine konulacak ve borçlu yapıyı taçlandıracak faktör ise sanal darphaneler.

Para basmamakla övünen hükümetlerin düştüğü komik durumu sadece bir tebessümle izliyorum. Siz vadeli uygulamanın sağır sultan tarafından bile bilindiği bir ortamda herkesin cebine çek koyar, hiçbir kritere dayanmadan senet ile alışverişi serbest bırakırsanız, mali disiplin diye ancak kendinizi kandırırsınız.

Merkez Bankası ve Maliye’ye açıktan soruyorum: Başta inşaat ve tarım sektörleri olmak üzere, Türkiye’de dolaşımda olan çek ve senet miktarını, bunun hangi değere tekabül ettiğini biliyor musunuz? Alın size kayıt dışı…

Bu hem mali disiplin rüyasını sona erdirip, karabasana çevirme riski doğuruyor, hem de KOBİ’nin esnafın daha rahat borçlanmasına olanak tanıyor. Peki sonuçta ne mi oluyor? Yaşam mücadelesi veren ve ayakta kalmak için siyasetin arkasından koşturan esnaf fotoğrafı ortaya çıkıyor.

Böylece yapılandırma ertelemesi de başarı olarak bir lütuf gibi sunulabiliyor. Sizce borçlu yapıyı esnafın ensesinde bir sopa gibi tutan siyaset bundan şikâyetçi olabilir mi? Elbette hayır… Zaten bu nedenle esnaf ve KOBİ’ler hep borçlu olmaktan kurtulamıyor.

[email protected]

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir