Bomba gibi ekonominin yağdanlıklar gölgesinde patlayan başarı palavrası çekiyor fotoğrafı. Manşetten giren 10 numara kullanıcısı basın ve her şartta kazanan finans kesimi ve onun çalışanları kasıp kavuruyor ortalığı…
Diyorlar ki ‘ ne var bunda canım, ne oluyormuş ekonomide, bal gibi de iyi’… Evet ‘her şey yolunda’ masalının kahramanları yedi cüceleri ararken, bu ülkenin gıda, inşaat, tekstil, hazır giyim firmaları mahkemelere başvuruyor. Öyle kapı kenarında kalmışlardan bahsetmiyorum.
Bildiğiniz ihracatçı, üretici, sanayici, yatırımcı firmalar. Anlı şanlı reklamlarla boy gösterenler de var içlerinde, sessiz bir kahraman olarak her şeye rağmen ihracat yapanlar da… Tek tek başvuruyorlar ticaret mahkemelerine, iflas ertelemesi talep ediyorlar.
Bunlar artık durumun farkına varıp, olayı kurtarmaya çalışanlar. Bir de hiç sesi çıkmayan tıpkı vatandaş gibi, tıpkı kamu gibi gizli iflas içinde olan bakkal, KOBİ, sanayicisi tüccar var. Onların ne zaman patlayacağı ise, aslında Türkiye’nin olası bir buhranın da tarihinin tercümesi oluyor.
Erteliyorlar, erteledikçe daha da içinden çıkılmaz bir borç batağına giriyorlar. Fakat çare yok. Çünkü bu ülkede işyerini kapatmak, açmaktan daha zor… Karşınıza öyle bir borç listesi çıkarırlar ki, iflas ettiğinize bile pişman olursunuz. İşte bu nedenle gizli iflasına razı geliyor çoğu ahali…
O zaman çıksın ortaya milletin kredi borçlarını varlık şirketlerine satıp, sonra sicili temizlenen kişilere mağdur ettiklerine bakmadan kredi vermeye kalkan ve hatta veren finans kesimi bağırsın ortalıklarda: Ertelenmiş iflaslar alıyorum!
Rakamların gölgesinde iş yapmak kolay… Yurtdışından aldıkları sendikasyon kredilerini burada tüketime yönlendirip, arada komisyon almayı bankacılık zannedenlerin finans dünyasına hakim olduğu bir ortamda zaten ortaya başka bir fotoğrafın çıkması da mümkün değil.
Finans ile finansman arasındaki farkı bilmeyenlerin bankacılık yaptığı bu memlekette, reel sektörü kredilendirmekle tüketime kredi akıtmak arasındaki farkı anlatacak değilim. Çünkü dinlemezler, zira tüketici kredileri daha kârlı, daha tatlı ve riski tabana yaydığı için daha avantajlıdır.
Ama adı üstünde tüketim kredisi… Bu ülkenin ilk 15 yıllık başarısına baktığınızda oluşturulan bankacılık sistemiyle yaratılan eserleri halen yemekle bitiremediler. Sat sat bitmiyor. Hem o günlere küfrediyorlar, hem de onlardan kalan mirası çar çur edip, insanların gözlerini boyuyorlar.
Ey ahali uyan! Firmaların patır patır ticaret mahkemelerine koşup iflas ertelemesi veriyor. Uyan da bir tepki ver artık. Yoksa en basit anlatımıyla o bankadan çektiğin krediyi ödemek için muhtaç olduğun maaşı alabileceğin bir işyerin olmayacak artık.
Ya da dön arkanı uyu… Ben de kendimi yormayıp, Bir Millet Uyanıyor filmini hafızamdan sileyim. Çünkü bu uyku çok uzun sürdü.
Tüketim kredisi öcü değildir, tüketen de iç piyasada bir üretenden ürün alır, üreten satış yapar para kazanır işini büyütür.
Bakın dünyada dev firmalar battı ,batmamın eÅŸiÄŸinden döndü birleÅŸti güç bela atlattı bunlar o çok geliÅŸmiÅŸ dediÄŸimiz ülkeler, herkesin çok güvendiÄŸi Almanya’dan dahi küçülme ve olumsuz haberler geliyor vs. bu iÅŸler kolay iÅŸler deÄŸil, kriz yerel bir kriz deÄŸil tüm dünyayı etkileyen bir kriz ve bizim etrafımız ateÅŸten gömlek savaÅŸ hiç bitmiyor, tüm dünyada da görülen ÅŸey bu krizin bu ekonomi yönetimince baÅŸarılı ÅŸekilde yönetildiÄŸi. Bazı hedefler var. Başı boÅŸ deÄŸil sanki ilk defa bu ülke.
Şu terör sorunu atlatırlırsa ve birkaç güçlü enerji kaynağı bulunursa kimse tutamaz, siz bile :)
Bazı hedefler nedir? Açıklayın lütfen.