Bir masumu idam ettikten sonra, hakim yanıldığını söylerse ne olur? Leblebi çekirdek gibi insanların birbirini öldürdüğü bu ülkede, cinayeti işleyen çıkıp ‘pardon’ diyebilir mi? Bu ülkede mümkün; örneklerini gördük.
En hafifinden yıllarca insanlar içeride yatıp, sonra da yanlışlık olduğu anlaşılmadı mı bazı davalarda? Hatta Ferhan Şensoy’un ‘Pardon’ isimli filmi ya da oyunu tam da bunun üzerine kuruludur. Peki sonra ne oluyor? Koca bir sıfır. Yaşayan, yaşadığıyla kalıyor.
Peki ekonomide durum çok mu farklı? Bir ülke düşünün ki, finansal krizin dibinde dolaşırken, en güvenilir kurum olması gereken Merkez Bankası, bizzat Başkanı aracılığıyla inanmadığı bir şey söylüyor. Diyor ki: Sene sonunda kur 1,92…
Daha o gün doların ateşi yükselmeye başlıyor. Sonra da aylar geçip de dolar 2,09’u gördüğünde bir toplantı yapıp ‘yanılmışım’ diyor. Yanılmış, sadece yanılmış. Bitti mi? Her şey halloldu mu?
Finans piyasaları zaten Başçı’nın bu ifadesinin gerçekçi olmadığını biliyordu. Tıpkı Erdem Başçı gibi… Ama reel piyasalara geldiğinizde durum değişiyor. Firmalar çok ciddi bir pozisyon açığıyla çalışıyor. Aynı zamanda da finans sıkışıklığı içinde olduğu için, yapılan her açıklamayı can kulağıyla dinliyor.
Başçı bu aradaki farkı, mesela 14 ay vadeyle mal satan yan sanayiciye açıklayabilecek mi? Bu arada 14 – 15 aylık vadeler de ekonominin ne kadar iyi (!) olduğunu gösteriyor. Başka türlü mal satma şansı olmadığı için mal veriliyor; ama vadesi geldiğinde o ödeme de yapılmıyor.
Özellikle finans yapısı sorunlu küçük ve orta boy işletmeler belki de Merkez Bankası Başkanı’na güvenerek borç alıyor. Anadolu’ya çıktığınızda buna çok inanan müteşebbis olduğunu göreceksiniz. Hele de körü körüne AKP’li ise…
Şimdi bu doğan zarar ne olacak? Başçı’nın ‘yanılmışım’ ifadesi tüm sorunları halledecek mi? İnsandır, yanılır diyeceksiniz ama yanılmaması, emin olmadan konuşmaması gereken bir makamda oturuyor. Öyleyse böyle bir şansı yok.
Peki madem yanıldın; yaptın bir hata… Bir dur değil mi kardeşim? Merkez Bankası Başkanı toplantıda yeni yanılmalara neden olacak söylemlerine devam ediyor. Her ay 2 milyar dolar gelecekmiş de, kur daha fazla yukarı gitmeyecekmiş de, enflasyonda küçük bir sapma olacakmış da…
Küçük dediği de yüzde 5 hedeflemesinden yüzde 7’ye gelene kadar yüzde 40 sapma anlamına geliyor. Ayrıca döviz rezervlerinin de artacağını belirtiyor. Oysa aynı saatlerde ekonomistler dış basına, Türkiye’nin cari açık ve finansman sıkıntısı kırılganlığından bahsedip, gelecek süreçte gelişmekte olan ülkelere kaynak akışının kesileceğini açıklıyorlar.
Dünya burnunun ucunu göremezken, Erdem Başçı 2016 enflasyonu konusunda hükümetle vardıkları mutabakattan bahsediyor. Mutabakatla ekonomi yönetmek de ilginç bir yöntem. “Kaç olsun enflasyon? Yüzde 5… Ama konjonktür, dünya ekonomisi… Sıkıntı yapma biz onu rakamlarla ayarlarız.” Bilimsellik diye buna derim.
Sözün özü şu: Başçı gerçekleşmeyeceğini bile bile insanları 1,92 üzerinden yanılttı. Bugün de yanıldığını açıkladı. Yetinmedi devam etti: “Erken konuşmamak lazımmış.” Ha şunu bileydin diyeceğim ama, toplantıdaki performansa bakılırsa ders almamış, halen devam ediyor.
Bize de erdemli masallar dinlemek düşüyor. Sonuç mu? Gökten üç elma düşmüş. Biri çocuğuna, biri çocuğuna, biri çocuğuna. Halk demiş ki: E bizimki nerede? İktidar senfoni orkestrası haykırmış: Yandı, bitti, kül oldu. Haydi iyi geceler!