BeÅŸ yıl kadar önce gündemde olan etornol ve biyodizel tartışması birçok üretim tesisinin ÖTV muafiyetinin yüzde 2 ile sınırlı kalması sonunda kapanmaları ile son bulmuÅŸtu. EPDK’nın akaryakıtta yerli katkıyı 2013 yılından baÅŸlayarak zorunlu kılacağını açıklayan kararı biyo yakıt tartışmasını yeniden gündeme getirdi. TZOB ve Pankobilik kararı olumlu görürlerken, yaÄŸ üreticileri yaÄŸlı tohumlarda zaten büyük açık olduÄŸunu belirterek kararı olumsuz buluyorlar.
Türkiye 2006 yılında hızla artan etonol ve biyodizel üretim tesislerinin kurulmasıyla biyo yakıt tartışmasına baÅŸlamış, birbiri ardından çok sayıda tesis kurulmasının ve kendisi için üretim yapanların ortaya çıkmasından sonra, ÖTV indiriminin sadece yüzde 2’lik akaryakıta katkı alanını içermesi kararı ile, kurulan tesislerin çoÄŸu birbiri ardından kapanarak sistem dışına çıkmıştı. Bu alandaki tartışmalarda o dönemde kapanmıştı.
EPDK’nın “cari açığı azaltacağı”, yerli üretimi artıracağı iddiasıyla 1 Ocak 2013 yılında benzin türevlerine yüzde 2, 1 Ocak 2014′ ten itibaren yüzde 3 oranında yerli üründen üretilmiÅŸ etanol ilavesinin zorunluluÄŸunu içeren kararı yeni bir tartışmaya yol açtı.
TZOB ve Pankobirlik yöneticileri bu kararı olumlu karşılarlarken, Gıda Ä°ÅŸverenleri ve Bitkisel YaÄŸ üreticileri ise Türkiye’nin zaten ham yaÄŸ ithalatçısı olduÄŸunu, ülkenin azalan tarım arazilerini biyoyakıt hammaddelerine deÄŸil, katma deÄŸeri yüksek tarımsal ürünlere tahsis edilmesi gerektiÄŸini öne sürüyorlar. EPDK’nın kararını olumsuz karşılıyorlar.
Benzine katkı maddesi olan etanol üretiminde niÅŸastalı ürünler ÅŸeker kamışı-ÅŸeker kamışı mısır, buÄŸday kullanılıyor. TZOB ve Pankobirlik ÅŸeker pancarı üretim alanlarını artıracağı için karara destek veriyorlar.  Motorine katkı olan biyodizel üretiminde ise yaÄŸlı tohumlar soya, kanola, aspir ve pamuk kullanılıyor. YaÄŸ sanayicilerinin EPDK kararına itirazı da Türkiye’nin zaten 2.5 milyon ton ham yaÄŸ açığı olduÄŸu ve her yıl ham yaÄŸ ithalatı için 3 milyar dolar civarında ödeme yapmak zorunda kaldığını gerçeÄŸine dayanıyor.
EPDK’nın öngördüğü benzine yüzde 3 etanol katkı maddesini yerli olarak niÅŸastalı ürünlerde ÅŸeker pancarı mısır üretiemizi yerli olarak 223 bin ton artırmamız gerekiyor. Yüzde 3 motorine katkı için yaÄŸlı tohumlarda bugünkü üretimde dışa bağımlılığımız aynı kalmak koÅŸuluyla aspir, soya ve kanola üretimimizi 945 bin ton artırmamız gerekiyor. Ayrıca, biyodizel ve etanol üretmek için birçok yeni tesis kurulması da gerekiyor. DoÄŸal olarak 2006 yılında kurulan birçok tesisin ÖTV muafiyetinin sadece yüzde 2’lik bölümle sınırlı kalması nedeniyle kapatıldığı düşünülürse, bu alanda tesis kuracak olanlara güvence verilmesi de zorunluluk taşıyor.
EPDK’nın kararı yeni tartışmaya yol açarken, hem niÅŸastalı ürünlerde, hem yaÄŸlı tohumlarda üretimin hangi alanda nasıl artırılabileceÄŸinin düşünülmesi gerekiyor. Ayrıca, bu ürünlerin üretiminin artırılması için hangi ürün alanlarının buna terk edileceÄŸi, o alanlarda bugünkü üretimin katma deÄŸerinin ne olduÄŸu da ele alınmalıdır.
Kısasıyla EPDK kararının tarım üreticileri ve yağ sanayicileri arasında yarattığı tartışmanın daha derinden ve Tarım Bakanlığı dahil bütün tarafların katılımıyla sürdürülerek, her yönüyle ele alınması gerekir.
Bu tartışma yapılırken Dünya Gıda Örgütü FAO’nun sloganlaÅŸan eleÅŸtirisini “ÃœrettiÄŸimiz tarım ürünlerini insanlara ve canlılara yedirelim. Motorlu araçlara yedirmeyelim!” unutmamamız gerekir. FAO tarımsal ürünlerin yakıt üretiminde kullanılmasının dünyadaki aç nüfussun artmasına neden olduÄŸu uyarısını da yapıyor.