Türkiye kadar ahlâk ahkâmı kesilen, ama bizim ülkemiz kadar da bunu bacak arasında arayan başka bir yer var mıdır; bilemiyorum. Aslında gelişmemiş toplumların, bağnazlıkla zincirlendiği ve insan olmanın bu yolla kaybedilip, hırsızlığın, uğursuzluğun aklandığı her ülke için bunu söylemek mümkün.
Her ÅŸeyi yapıyormuÅŸ gibi gösteren ama, esasen kılını kıpırdatmayanların memleketinde artık başımızı kaldırıp, bu vitrine iyi mal koyup, içeride tapon ürün satan tayfaya sıkı bir tokat atma devri geldi de geçiyor…
Bugün ne yolsuzluklardan, ne iş güvenliği adına işlenen cinayetlerden, ne hukuk katliamından bahsetmeyeceğim. Hepimizin gözünün önünde yaşanan bir yurttaş hakkı ihlalinde, yasalar üzerinden nasıl vicdanımızı rahatlatmak için bencilce yaklaşım içinde olduğumuzu anlatacağım.
Engelli olarak geçen, ama aslında bizim, vatandaş olduğunu unutup, haklarını gasp ettiğimiz insanlarımızdan bahsedeceğim. Anayasal haklarını bir sadaka gibi sunduğumuz, ama acınacak halimizi unutup, haddimizi aşıp, acımak dışında, hiçbir şey yapmadığımız, yapıyormuş gibi gözüktüğümüz ahlâksızlığımızın altını çizeceğim.
Åžimdi beyler buyurmuÅŸ: 50 ve üzerinde kiÅŸi çalıştıran özel sektör temsilcileri, çalışan sayısının yüzde 3’ü kadar engelli istihdam etmezse cezası artmış. 2015 yılında aylık tam 2 bin 96 TL ceza ödeyeceklermiÅŸ; 2 bin 96 TL…
Niye? Türkiye Ä°ÅŸ Kurumu engelli istihdamında deÄŸiÅŸikliÄŸe gitmiÅŸ. Bundan sonra yasaya uymamamın cezası ağırmış. Hayatınızın saÄŸlamasını yapacak paradan baÅŸka bir deÄŸeriniz yok deÄŸil mi? Her ÅŸeyiniz göstermelik…
Bunu matahmış gibi açıklayan beyler, Türkiye’de bu nedenle 49 kişiyi geçmeyen işletmeler olduğunu bilmiyor mu? Denetleyenler bugüne kadar gidip bordrolara bakmak yerine, hiç üretim bandına girip, bu insanlarla konuştu mu? Hatta bu vatandaşları gördü mü? İşverene neden 49 kişide kalıyorsun diye sordu mu?
Soramaz; göremez… Çünkü çoÄŸu yasal prosedür tamamlansın diye, maaşı evine yollanıp iÅŸyerlerinde çalıştırılmıyor. Ayrıca bunlar bir de ÅŸanslı insanlar. Ä°ÅŸveren 50 kiÅŸiyi aÅŸmış da, yasayı uygulamak adına, hiç olmazsa bordroya girmiÅŸler.
Parasız olmuyor ama, parayla bitiyor mu? O insanların sosyal hayatta yaÅŸama ÅŸanslarını, üretken olma olanaklarını neden ellerinden alıyorsunuz? Onlar engelli deÄŸil? 77 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşından sadece biri… Ve siz lütufta bulunan bir insan olmanın deÄŸil, devlet olarak görevinizi yapmanın duygusu içinde olmalısınız.
Ortada doÄŸru düzgün bir istatistik bile yok. Neden? Çünkü verinin olmadığı ya da doÄŸru olmadığı yerde, yalan güzel gizlenir. Yine de üç beÅŸ oran var elimizde… Kamuoyuna yansıyan bilgilere göre 6 milyon 663 bin engelli çalışacak durumda olmadığı için iÅŸgücünün dışında…
1 milyon 822 bin kiÅŸi ise iÅŸgücüne katılmaya müsait. Bakan Çelik’in ifadesine göre 374 bin kiÅŸi çalışıyor; bunun 23 bin 860’ı da kamuda… Oysa biliyoruz ki gerçek bunun yanına yaklaÅŸmayacak kadar acı.
Batıda sadece down sendromlu insanların çalıştığı otomotiv yan sanayi fabrikaları varken, biz bırakın insanımızı çalıştırmayı, eve kapatıp yok sayıyoruz. Fakat nedense hepsi oy verebiliyor. İşe gidemez ama oy vermeye gidebilir öyle mi? İşte ahlâksızlık burada başlıyor.
Geçtim özel sektörü, belediyelerin yasa gereÄŸi tüm ulaşım araçlarını bu vatandaÅŸlarımıza göre dizayn etmesi gerekiyordu? Ne oldu? Ertele erteleyebildiÄŸin kadar. Kömür dağıtmaktan, oy karşılığı avanta vermekten bunları yapmaya para kalmıyor ki…
Hiç ceza yiyen bir kamu kurumu gördünüz mü? Bir tarafta işletmelerini para cezasıyla terbiye etmeye çalışan, öbür tarafta kendi insanına anayasal hakkını çok gören bir zihniyet bu işleri çözemez.
Türkiye’nin bu mesele de dahil olmak üzere çözülmeyecek hiçbir sorunu yok. Yeter ki niyetiniz olsun. Yani engel sizin, çok özür dilerim bizim niyetimizde… Hadi gidip kanun yapın; sonra da uymayın. İçiniz rahat etsin. Ahlâksızlık yasalara uygun hale gelip, yok sayılsın.
Bizim en büyük problemimiz oturduğumuz yerde ahkam kesmemizdir.
Herkes kendini dürüst karşısındaki insanı hırsız, kendini zeki çağdaş karşısındaki cahil ve bağnaz görmesidir.
Kimsenin yaptığını beğenmeyiz ama kendimizde kalkıp bir şey yapmayız sadece oturduğumuz yerde ahkam keseriz bunun adınada özgürlük deriz
Kendimizi Müslüman olarak görürüz ama islam dinine göre yaşamayız. Giyinmeyi gerici soyunmayı çağdaş olarak yorumlarız
Kendi adımıza özgürlük isteriz kimse yaşantımıza müdahale etmesi kabul etmeyiz, ama bizden farklı bir düşünceye, yaşam tarzına sahip olduğu zaman asla ona tahammül edemeyiz, demokrasi umrumuzda olmaz.
Bu ülkede zengin kesim gelir seviyesi düşük olan insanları hırsızlıkla, menfaat karşılığında oyunu satmakla eleştirirler ama nedense o zenginliğin nereden geldiğini açıklayamazlar. Herkesi kendileri gibi menfaatçi zannederler
Bir şeyi eleştirmeden önce bir aynaya bakın siz bugüne kadar bu ülke için ne yaptınız