“Finansal istikrar” adına “Biraz enflasyondan zarar gelmez” anlayışıyla ekonomide “kontrollü belirsizlik” yaratıp döviz kurlarının artmasını hedefleyen Merkez Bankası eskilerin sözlerini bir kez daha doÄŸruladı. Eskiler “Merkez bankaları enflasyonun biraz artmasını isterlerse, arzuladıklarının üzerinde bir enflasyon bulurlar” der. Türkiye’de ÅŸimdi bunu yaşıyoruz.
Geçen yılın sonunda enflasyonun hızlanmasıyla Merkez Bankası “Merak etmeyin, ilk üç aydan sonra yıllık enflasyon düşecek, hatta düşüş nisan ayından da önce olabilir” diyordu. Nisan ayı verileri enflasyonun yıl sonundaki yüzde 10.45 düzeyinden yüzde 11.14 düzeyine geldiÄŸini gösteriyor. Mayıs ayında yıllık enflasyon tek haneye inecek, ama dört ay öncesine göre, beklentilerin oldukça üzerinde olacak.
FÄ°NANSAL Ä°STÄ°KRAR YÃœKSEK ENFLASYON MU?
Temel hata “finansal istikrar” ile “enflasyon hedeflemesi” kavramlarının birbirlerinden bağımsız olgularmış gibi düşünülmesinden kaynaklandı. Finansal istikrar olmadan enflasyon hedeflemesi olmaz. Enflasyon hedeflemesi baÅŸarılı olmazsa, finansal istikrardan söz edemeyiz. Dolayısıyla, enflasyon hedeflemesinin finansal istikrara feda edilmesi diye bir ÅŸey söz konusu olmamalıydı.
2010 yılının sonlarından bu yana ekonomik birimlerin enflasyon beklentileri ve bu beklentilerin oluÅŸumu radikal bir biçimde deÄŸiÅŸikliÄŸe uÄŸradı. Merkez Bankası’nın belli bir dönemde finansal istikrara odaklandığı yönünde verdiÄŸi izlenim bu deÄŸiÅŸikliÄŸin çok önemli bir kaynağıydı. Åžimdi bu yanlıştan dönülmeye çalışılıyor. Enflasyonun, yeniden Merkez Bankası’nın tek hedefi olduÄŸu söyleniyor. “Enflasyon hedefini deÄŸiÅŸtirmek yerine para politikasının duruÅŸunu deÄŸiÅŸtirmeyi tercih ederiz” gibi sözler ekonomik birimleri ne kadar ikna eder bilemiyoruz. Yeni yaklaşım ekonomik birimler gözünde etkili olsa bile, enflasyon üzerindeki olumlu etkisi zaman alacak. Enflasyonda kantarın topuzu kaçtı bir kere.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ.