Bakanlar ‘faiz-kur’, ‘gaz-fren’ polemiÄŸini bırakıp, hangi reformların ne zaman yapılacağını kamuoyuna anlatsalar ekonomi mesafe alır.
Hafta sonundan bu yana, ekonomi ile ilgili bakanlar kendi aralarında ‘gaz verme-frene basma’ polemiği yapmak yerine, örneğin pazartesi günü yaptıkları Ekonomi Koordinasyon Kurulu toplantısında temel politika konularını konuşmuş, tartışmış olsalar kamuoyunun zihni daha da karışmamış olacaktı.
Malum, ekonomi yavaşlıyor. Ancak bu yavaşlamanın hükümet tarafından istenen, planlanan bir yavaşlama olduğu savunuluyor. Temel tez, 2010’da devasa boyuta gelen cari açığı yavaşlatmak, finansal istikrarı sağlamak için birtakım önlemlerin alındığıydı. Oysa bu önlemlerin, sadece Merkez Bankası’nın sıkılaşma yerine gevşeme getiren deneysel para politikası ile sonradan BDDK’nın aldığı karşılıkları yükseltme kararına atıf olduğunu biliyoruz. BDDK kararları ile kredi yavaşlaması pek ortaya çıkmadan, asıl bugünkü yavaşlamayı getiren gelişmeler ortaya çıktı; Avrupa’daki krizle birlikte 2011 Ağustos-Aralık döneminde ülkeye gelen döviz akışı kayda değer ölçüde azaldı, kur yükseldi. Kurdaki yükselişi daha da kışkırtan, 2010 sonrası uygulanan politika ile döviz akışı kesilmişken kurun seviyesine ilişkin olarak otoritelerce sarf edilen sözler oldu. Sonuçta, kur dalgasını karşılamak için faizlerin yüzde 5.75’ten yüzde 11-12’lere çıkmasına izin verildi. Uzun bir süre de yüksek seviyede kaldı. Bu son süreçte, iç talep hızla frene bastı. Bütçe gelirleri etkilendi. Öte yandan da enflasyon yükseldi.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ.