– wp:paragraph –>
Ekonomi, belki de ülkenin en önemli konularının başında geliyor.
Vatandaş açısından bakarsanız geçim sıkıntısı, firmalar cephesinden görürseniz
ayakta kalma mücadelesi… Finans kesimine yüzünüzü çevirirseniz sorunlu alacaklar
gerçeÄŸi, iktidara sorarsanız fark ettiler ki oy kaybetme nedeni…
– /wp:paragraph –>
– wp:paragraph –>
Peki son derece önemli olan ve hayatımızı direkt etkileyen ekonomi
konusunda ne konuşuyoruz? Medya Takip Merkezi’nin verilerini ortaya
döktüğünüzde gelecek adına hiçbir ÅŸey… Yani Türkiye, ekonomi konusunda keçi
boynuzu kemiriyor.
– /wp:paragraph –>
– wp:paragraph –>
En çok konuşulan haberler sıralamasına baktığınızda ilk sırayı dolar
kuru, son sırayı da Kredi Garanti Fonu alıyor. 22 maddelik listede ise IMF’den
ihracata, iÅŸsizlikten bireysel emeklilik sistemine kadar her ÅŸey var ama
gelecek adına tek bir başlık yok.
– /wp:paragraph –>
– wp:paragraph –>
Hepsi birbirinden önemli olmakla birlikte gelecek adına hiçbir konu
gündemimizde yok. Peki bu ne anlama geliyor biliyor musunuz? Bu kafayla devam
ettiğimiz sürece sorunları farklılaşan boyutlarda yarın da yaşamaya devam
edeceÄŸiz.
– /wp:paragraph –>
– wp:paragraph –>
Çünkü dünyanın dijital dönüşümü gündemine aldığı, geleceğin
ekonomisinde söz sahibi olmak adına açılımlar yaptığı, karanlık fabrikaların ve
dijital ekonominin konuştuğu bir süreçte biz Merkez Bankası ile Borsa İstanbul
arasında gidip geliyoruz.
– /wp:paragraph –>
– wp:paragraph –>
Oysa çok iyi biliyoruz ki şirketlerimizi yeni ekonomiye uyduramazsak
büyük ölçüde en güçlüler dahil kritik kayıplar vereceğiz.
– /wp:paragraph –>
– wp:paragraph –>
İnsan kaynağımızı buna göre kurgulamazsak, bırakın istihdam yaratmayı
işsizlik patlamalarını yaşayacağız.
– /wp:paragraph –>
– wp:paragraph –>
Eğitimimizi, iş yapış modellerimizi, kariyer planlarımızı, ihracatta
birim kazancımızı yeni ekonominin kurallarına uyduramazsak, elimiz açıkta yine
dünyadan para bulmanın derdine düşeceğiz.
– /wp:paragraph –>
– wp:paragraph –>
Ve daha acısı o para da gelmeyecek. Biz enflasyon konuşuyoruz ama tarımın
nasıl ithalata mahkum edildiğini masaya yatırmıyoruz. Tarımdan bahsediyoruz ama
akıllı tarım lugatımızda yok.
– /wp:paragraph –>
– wp:paragraph –>
Sanayinin kapasite kullanım oranları düştü mü, çıktı mı diye bakıyoruz,
ama sanayinin girdi maliyetlerine yetişememesinin ya da ihracat yapıyorsa 1,4 kg/dolar
üzerinden mal sattığını gerçekten masaya yatırmıyoruz.
– /wp:paragraph –>
– wp:paragraph –>
Dost acı söylermiş. Bir kez daha, bir kez daha bıkmadan anlatacağım. Bu
modelle, bu bakış açısıyla, bu insan kaynağı yönetimi ve firma yapısıyla bir
geleceğimiz yok. Zaten konuştuğumuz konulara bakılırsa gelecek de gündemimizde
yok.
– /wp:paragraph –>
– wp:paragraph –>
Biz bugünü yaşayan, yarını ayağı yere basmayan hayaller üzerinden
gündemine taşıyan, sonra her yediği darbede de dış sorumlu arayan insanlar
haline geldik. Bence bunu halletmeden de ekonomi gündemimizde gelecek olmadığı
gibi, gelecekte de ekonomimiz olmayacak.
– /wp:paragraph –>
– wp:paragraph –>
– /wp:paragraph –>
Şu cümleniz ülkemizin tüm sorunlarının özetidir aslında:
“Ä°NSAN KAYNAÄžIMIZI buna göre kurgulamazsak, bırakın istihdam yaratmayı iÅŸsizlik patlamalarını yaÅŸayacağız.”
Ä°nsan kaynağının niteliÄŸi aslında en önemli sorun deÄŸil, tek sorundur. Çünkü diÄŸer bütün sorunların çıkış noktası budur. Ä°nsan kaynağının kalitesi yüksek olursa, ne terör, ne ekonomik sorunlar, ne demokratik sorunlar, ne de çevre sorunları söz konusu olur. Ä°ktisatçılar kendilerini ekonominin dışına çıkmadan konuÅŸma zorunda hissederler ama aslında ekonominin ekonomiyle alakalı kısmı taÅŸ çatlasın %5’tir. Ekonominin %95’i ise “Ä°nsan kaynağının” ne’liÄŸine bağımlıdır.
Absürt bir örnek verelim ÅŸimdi. Amazonlarda, köyüne yaklaÅŸan helikopteri uçan bir canavar sanarak mızrakla kovalamaya çalışan o kabileyi düşünün. Hayatında ayna bile görmemiÅŸ, aynada kendisini görünce korkup kaçıyor. Åžimdi Almanya’daki Mercedes firmasındaki yöneticiler hariç, bütün personeli iÅŸten çıkarın, yerlerine de bu kabilenin insanlarını koyun. Yöneticiler aynı, ülke aynı, firma aynı. Batması kaç ay sürer o Mercedes’in? EÄŸitin bakalım nasıl eÄŸiteceksiniz bunları! Neresinden baÅŸlayacaksınız eÄŸitmeye? Sıfırdan mı yoksa sıfırın altından mı? Sıfır olsa iÅŸ kolay, çünkü bebekler de sıfırdan baÅŸlıyor eÄŸitime. Ama o kabilenin ailesinden, atalarından, dedelerinden aldığı “Negatif eÄŸitim”i nasıl kıracaksınız? ÖrneÄŸin civataları sıkılırken yalama edilmiÅŸ bir otomobil kaza yaptığı zaman, bunun sorumlusu işçi iÅŸten atıldığında, “O işçinin bir suçu yoktu, yüce tanrımız Tahuti böyle istedi” diyerek ayaklanan işçileri hangi okul eÄŸitimi engelleyecek? Kendi istekleri üzerine, zorunlu Tahuti dersleri veren okul mu?
Bilim bir bütündür. Sadece mucitlerle bilim yapılamaz. Halkın en alt seviye işçisine varıncaya kadar bilim uyumlu deÄŸilse o ülkede bilim topaldır. Mucitin yaptığı icat da bir iÅŸe yaramaz, uygulama aÅŸamasında duvara toslar. Hatta halk bilim uyumlu deÄŸilse, mucitin zaten mucit seviyesine gelmesi de imkansıza yakındır. Çünkü bütün mucitler, diÄŸer mucitlerle diyalog halinde buluÅŸ yaparlar, birbirlerinden faydalanırlar. Bütün imkansızlıklara raÄŸmen yine de önemli bir buluÅŸ yapan biri çıksa dahi, o buluÅŸ yine halkı bilim uyumlu olan ülkelere yarar. ÖrneÄŸin diyelim ki Arap’ın biri kendi ülkesinde, sıradan topraktan elektrik üretmeyi baÅŸarabilmiÅŸ olsun. Biliniz ki topraktan elektrik üreten makineler, Avrupa’da, ABD’de Japonya’da yapılacaktır, Arap yine onu ithal edecektir.
TeÅŸvikler, krediler vererek dev tekstil fabrikaları kurdurdunuz ekonomi kalkınsın diye, Ama fabrikalarda hiç makine yok. En geliÅŸmiÅŸ aletler el makası ve dikiÅŸ iÄŸnesi. Bu “Makinesiz” fabrikalarla dünya ile rekabet edebilir misiniz? Merkez bankasını şöyle yönettiniz, hazineyi şöyle. Kur hedeflemesi yaptınız veya yapmadınız. Faiz indirdiniz veya yükselttiniz. Bu “Makinesiz” fabrikalarla, bu ekonomi ayarları neyi deÄŸiÅŸtirir?
Görüldüğü gibi, “Makinesiz” hiç bir ayar tutmuyor. Peki makineyle iÅŸ bitiyor mu? “Makineyi kullanacak olan makine” ne olacak? Daha da önemlisi “Makineyi yapan makine” ne olacak? Bunun hiç mi önemi yok? Bastır parayı makineyi al, iÅŸ bitti mi yani? Amazon kabilesi de bunu yapabilir mi yani?
Elbette ki “Yapılan” deÄŸil, “Yapan” önemlidir. Pantolonu diken makine, makineyi kullanan insan, makineyi yapan da insan. Dolayısıyla, insan, bir iÅŸ yerindeki en önemli makinedir ve bu yüzden onun ne olduÄŸu, ekonominin %95’idir. DiÄŸer ekonomik ayarlar ise %5’idir. Ama ekonomistler mecburen, ekonominin %95’ini bırakıp, %5’inin üzerinde dururlar. ÇoÄŸu da bu %5’i, %95 sanırlar. Onlara göre, ekonomideki yönetim tarzı, ekonominin her ÅŸeyidir, sorunlar da çözümler de orada baÅŸlar orada biter.
İnsan kaynağı her şeyin başıdır. Ve ne yazık ki; okul ve eğitim o insan kaynağının kalitesini artırma bakımından zayıftır. Çünkü:
1-) O İnsan kaynağını eğiten de aynı insan kaynağıdır.
2-) Sanıldığı gibi, eğitim ilkokulda veya kreşte başlamaz. Sıfır yaşından itibaren evde başlar ve toplumdan görülenlerle hayat boyu devam eder.
Dolayısıyla, ilk öğretmen annedir ve ardından babadır. Onun ardından da yakın çevresi bir öğretmendir.
3-) Asıl eğitim, hayata bakış açısını şekillendiren, kişinin genel felsefesini oluşturan eğitimdir. Bu açından bakıldığında, üniversite dahi olsa okul bu yönde eğitime katkı sağlamaz.
ÖrneÄŸin okul öncesi baÅŸlayan ve okuldan sonra dahi devam eden, aile içi “Negatif eÄŸitim”lerden olan; kadercilik, ırkçılık, dincilik, bendencilik, bizdencilik, hemÅŸehricilik, “Devletin malı deniz”cilik, neme lazımcılık vb. gibi konular, okulların konusu deÄŸildir ama gerçekte bütün bunlar pozitif eÄŸitime de engel teÅŸkil eder. Bu konularda geri olan bir halk, daha ileri bir konu olan bilimde baÅŸarıya ulaÅŸamaz. Çünkü bilim, hayatın bir parçası olduÄŸu için, hayata bakış açısı, bilime bakış açısındaki en baÅŸ etkendir.
Ä°ster Dünya’da ister Ahura Mazda adlı tanrının hesap sorma yeri olan Ahirette(Ahurat’da) olsun, her durumda “Gemisini kurtaran kaptandır” felsefeli, aile içi negatif eÄŸitim almış bir insan kaynağı ile nerelere kadar gelinebilirse, aslında ÅŸu en kötü halimizde bile oradan çok daha ilerdeyiz. Bu hak etmediÄŸimiz seviyede olabilmemizin ise sadece 2 sebebi var. 1-) Avrupa ile komÅŸuyuz. 2-) Bu ülkeden ataların atası Atatürk geçmiÅŸtir.
Ekonomistlerin, ekonominin asıl konusu olan insan kaynağına deÄŸinmemesinin sebeplerinden en önemlisinin, dokunulmazlara dokunup kınanma endiÅŸesidir ve insan kaÄŸnağı(Yani halk) dinden sonra gelen en kutsal dokunulmazdır. Halk denen kutsala kimse kolay kolay dokunamaz. Küçük bir örnek vereyim. Adalet Bakanlığı, hırsızlık, arsızlık, yolsuzluk, tecavüz, terör vb. gibi suçlardan hüküm giymiÅŸ kiÅŸilerin, anne ve babalarınınkilerle birlikte, doÄŸum yerlerini köyüne kasabasına kadar yayınlasa, tüm Türkiye’de kıyametler kopar mı kopmaz mı? Suçlular çoÄŸunlukla kentli mi, köylü mü, ÅŸuralı mı, buralı mı, bunu yayınlayacak bir babayiÄŸit çıkabilir mi çıkamaz mı? Bütün Türkiye bunu yapan bakanı linç eder mi etmez mi? Hele hele bir de Diyanet’in dindarlık istatistiki haritası, bu suç haritasının üstüne cuk otursa, bu bakanı asarlar mı asmazlar mı? Yoksa Bruno gibi canlı canlı yakarlar mı?
Ä°nsan kaynağı kutsalına, kimse dokunamaz. Oysa ki siz bir sorun olsanız, sizi yok etmesinler diye nereye saklanırdınız? Kimsenin eriÅŸemeyeceÄŸi yere deÄŸil mi? Tehlikeli maddelerin bile üzerinde ne yazıyor? “Çocukların eriÅŸemeyeceÄŸi yüksek yerlerde muhafaza ediniz”. O yüzden, eÄŸer bir sorun varsa ve devam ediyorsa, o sorunun anası mutlaka en yüksek yerlerdedir. Sadece çocukların deÄŸil, büyüklerin dahi dokunmak için boyunun yetmeyeceÄŸi kadar “Yüce” yerlere saklanmış olan, orada korunan, kollanan, insana hiç bir ÅŸey vermeyen, devamlı alan, sömüren sorunlar durduÄŸu sürece, o sorunların sürekli doÄŸurduÄŸu çocukları ortalıktan kalkmaz elbette.
Saygılar, sevgiler.