Dünyanın genelinde ekonomi ısısı elbette çok yüksek ama alevlenip yangına dönüşen ülkelerin en başında bizim ekonomimiz yer alıyor, ne yazık ki…
Keşke sadece yangınının eko-alevleri yeni parlamış, bir kaç sektörü, etkisi altına almış olsa ve ilk görenlerce büyümeden doğru müdahale ile söndürülebilseydi ama olmadı!
Ãœstüne üstlük, tüm finansal-itfaiye sistemleri, eko-yangını söndürmek yerine, ateÅŸi daha da çok körüklediler hatta üzerine benzin döktüler…
Pekiyi bu durumdan ders alıp doğru müdahalelere ya da aklı başında uyarılara dikkate aldık mı?
Elbette kocaman bir hayır ve ne yazık ki halada son açıklanan destek paketleri ile düşük faizli konut kredi açıklamaları, bu yangının hala tam şiddeti ile devam edeceğini gösteriyor
Önce isterseniz bir yangını söndürmenin temel prensibini yani bir yangın üçgenini meydana getiren, üç ana unsurdan bahsedelim.
Bir yangının oluşması için şu üç şey bir araya gelmelidir;
1- Yanıcı madde
2- Gereken yükseklikte ısı
3- Yeterli oksijen ya da hava
Nasıl ki bu üç unsur birleşince, yangın meydana geliyorsa? Bu yangını söndürmede temel kuralda bu üçgeni bozmakla olur!
Ä°tfaiye, ya yanıcı maddeyi uzaklaÅŸtırır ya ısıyı düşürür ya da havayı engeller ve yangını söndürmüş olur…
Aksi tavırlar, yangının büyümesine, baÅŸka yerlere sıçramasına neden olur ya da her ÅŸey yanıp, kül olana kadar devam eder ve yangında kendiliÄŸinden sönmüş olur…
Eko- yangınında elbette benze üç ayağı vardır;
1- Faiz
2- Hesapsız tüketim
3- Yetersiz üretim
EÄŸer siz eko-yangını faizi düşürünce söndüreceÄŸinizi sanırsanız, elbette sönecektir ama size kurtarılacak sadece yanan ekonominin külleri kalacak, onu da ilk eko-rüzgar savurup yok edecektir…
Nitekim bir yıldır, gittikçe şiddetlenerek devam eden bu güçlü alevler ve aşırı ısı, sadece sanayi, finans ve iktisadi kurumları değil, tüm çalışanları da yaktı geçti!
Bundan sonra, kalanlarla bu zarar, ziyan nasıl geri kazanılır ve hangi kesime daha çok bedel ödetir, o da ülkeyi yönetenler ile onlara oy veren seçmenin tercihine göre olacaktır…
Umarız ve dileriz ki bundan sonra, en azından seçimlere kadar, akli ve evrensel ekonomik kurallara göre, bilimsel önlemler uygulanır yoksa ödenecek bedeller çok daha büyüyecektir…
Genel bir özetleme yapmak istersek, rahmetli NeÅŸet ErtaÅŸ’ın türküsünü ya dinleyelim ya da devamlı mırıldanalım ki belki bir eko- çözüme akıl erdiririz;
Kendim ettim, kendim buldum
Gül gibi sarardım soldum
Eyvah, eyvah, ey…
Sözün özü;
Alınan ekonomik kararlar sebep, yaşadığın ekonomik şartlar sonuçtur!