HÜKÜMET “cari açığı” düşürmeyi stratejik hedef olarak ilan ettikten sonra, döviz fiyatlarının artması kaçınılmazdı. Nitekim bu oldu.
Paritenin etkisiyle yılbaşından bu yana TL kabaca, Euro’ya karşı yüzde 20, dolara karşı yüzde 10 devalüe oldu.Buna “TL, ortalama yüzde 15 değer kaybetti” diyebiliriz. Bu devalüasyon, pek tabii, cari açığı kapamaya yetmeyecektir. Döviz fiyatlarının daha da artması gerekir. Ama son günlerde döviz fiyatlarında yaşanan hızlıtırmanış bir süre sonra yavaşlayacak ve muhtemelen bir geri gidiş olacaktır. Çünkü bu yükseliş, yetkililerinkonuşmalarından etkilenen finans profesyonellerin spekülatif hareketleriyle ortaya çıkmıştır. Ancak eğilim, dövizfiyatlarının orta vadede daha da artması yönündedir. 50 dolar cent artı 50 Euro cent eşittir 2.40 TL düzeyi, benim hesaplarıma göre “denge kuru” gibi durmaktadır. 2011 yılında ulaşılacak bu düzey, 2012 yılında da yüzde 4 kadarartarsa, cari açığımız iki yıl sonra milli gelirimizin yüzde 3’ü seviyesine inebilir. Bu oranda bir cari açık da sürdürülebilir.
CARİ AÇIK KADER DEĞİLDİR
Doğada hiçbir şey sebepsiz değildir. Her oluşumun zahiri ve hakiki sebepleri vardır. Çoğu zaman sebeple, araz birbirine karışır. Mesela Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Dr. Turhan Tuncer’in açıkladığı tabloya göre, 2011 yılınınilk beş ayında tarım ürünleri dış ticaretinde 2.5 milyar dolar açık verilmesi, cari açığın sebeplerinden biri değil,sadece bir tezahürdür. Yani tarım ürünlerinde dış ticaret açığı verildiği için cari açık artmamıştır. Cari açığı yaratan kök sebep, tarım ürünleri dış ticaretinde böyle bir sonuç doğurmuştur. Benzeri bir hesap, medar-ı iftiharımızotomotiv sektörünün de dış ticaret açığı verdiğini ortaya koymaktadır. Bu açıkları toplayarak, işte cari açık bunlaryüzünden olmuştur demek yanlıştır. Daha da önemlisi, TL’nin değer kaybetmesine izin verilmeden her sektörünMR’ını çekip o sektöre mahsus önlemler alarak dış ticaret açığını kapatacağız demek tam anlamıyla batağasaplanmaktır.
Doğada hiçbir şey sebepsiz değildir. Her oluşumun zahiri ve hakiki sebepleri vardır. Çoğu zaman sebeple, araz birbirine karışır. Mesela Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Dr. Turhan Tuncer’in açıkladığı tabloya göre, 2011 yılınınilk beş ayında tarım ürünleri dış ticaretinde 2.5 milyar dolar açık verilmesi, cari açığın sebeplerinden biri değil,sadece bir tezahürdür. Yani tarım ürünlerinde dış ticaret açığı verildiği için cari açık artmamıştır. Cari açığı yaratan kök sebep, tarım ürünleri dış ticaretinde böyle bir sonuç doğurmuştur. Benzeri bir hesap, medar-ı iftiharımızotomotiv sektörünün de dış ticaret açığı verdiğini ortaya koymaktadır. Bu açıkları toplayarak, işte cari açık bunlaryüzünden olmuştur demek yanlıştır. Daha da önemlisi, TL’nin değer kaybetmesine izin verilmeden her sektörünMR’ını çekip o sektöre mahsus önlemler alarak dış ticaret açığını kapatacağız demek tam anlamıyla batağasaplanmaktır.
KÖK SEBEP
Cari açığın kök sebebi, döviz fiyatlarının düşük olmasıdır. Bunun dışında söylenen: yok efendim, ulusal tasarruf oranımız düşüktür veya maalesef enerjide dışa bağımlıyız, petrol faturamız çok yüksek gibi sebepler sıralamak“gerçekle yüzleşmemek için” için mazeret yaratma gayretleridir. Döviz fiyatlarının düşük olmasının pek çok faydası vardır. Bu faydaları özellikle son 8 yılda fiilen gördük. Bunların başında da enflasyonun tek haneye düşürülmesigelir. Eğer ülke ekonomisini yönetenlerin zihin yapılarını doğru okumuşsam (ki öyle olduğunu sanıyorum) cari açığı kapama uğruna döviz fiyatlarının alıp başını gitmesine izin vermeyeceklerdir. Döviz fiyatlarının, alıp başını gitmesine izin vermemek uğruna, Başbakanın direktifine uyarak, yüksek faiz politikası da uygulamayacaklardır. O zaman geriye ekonomiyi soğutarak yani milli gelir artış hızını düşürerek cari açığı, önce mutlak değer sonra da oransal olarak düşürme planı kalmaktadır. Bu planın da başarı şansı yüksek değildir.
Son Söz: Cari açığın, dönüp dolaşıp geleceği yer devalüasyondur.
Cari açığın kök sebebi, döviz fiyatlarının düşük olmasıdır. Bunun dışında söylenen: yok efendim, ulusal tasarruf oranımız düşüktür veya maalesef enerjide dışa bağımlıyız, petrol faturamız çok yüksek gibi sebepler sıralamak“gerçekle yüzleşmemek için” için mazeret yaratma gayretleridir. Döviz fiyatlarının düşük olmasının pek çok faydası vardır. Bu faydaları özellikle son 8 yılda fiilen gördük. Bunların başında da enflasyonun tek haneye düşürülmesigelir. Eğer ülke ekonomisini yönetenlerin zihin yapılarını doğru okumuşsam (ki öyle olduğunu sanıyorum) cari açığı kapama uğruna döviz fiyatlarının alıp başını gitmesine izin vermeyeceklerdir. Döviz fiyatlarının, alıp başını gitmesine izin vermemek uğruna, Başbakanın direktifine uyarak, yüksek faiz politikası da uygulamayacaklardır. O zaman geriye ekonomiyi soğutarak yani milli gelir artış hızını düşürerek cari açığı, önce mutlak değer sonra da oransal olarak düşürme planı kalmaktadır. Bu planın da başarı şansı yüksek değildir.
Son Söz: Cari açığın, dönüp dolaşıp geleceği yer devalüasyondur.