Dört işlem ekonomisi!
Bizim ekonomimiz ne devletçi nede liberal.
Yıllık bütçe önümüze gelen kadar da her şeyde yaptığımız gibi kılımızı bile kıpırdatmıyoruz.
Ne zaman bütçe görüşmeleri başlıyor, başta cari açık olmak üzere, alacak verecekler orta yere dökülüyor, işte o zaman bu dengesizlikleri nasıl düzelteceğimize çareler arıyoruz.
Yaptığımız ise öyle iktisat fakültelerine konu olacak akademik temeli olan çözümler değil ne yazık ki!
Bakıyoruz kıyıda köşede satılacak neler var?
Artık kaçı kurtarırsa..
Ama bazen bu satışlarda durumu kurtarmıyor elbette..
Bu seferde alıyoruz elimize hesap makinesini, açık ne kadar?
Sonra bu açığı bölecek bir değer arıyoruz.
Örneğin eski maliye bakanımız bu konularda çok mahirdi(!) kaç tane sokak lambası varsa saydırıp gene bu rakamı abone sayısına bölerek çözüm üretmişti. Bu ballı gelir, elan devam edip gidiyor.
Ne kadar ilginç değil mi?
Devlete ve yerel yönetimlere her türlü vergiyi veriyorsunuz ama size verdikleri her hizmetinde faturasını gene size ödetiyorlar.
İş bu kadarla kalsa ne ala! Birde çok iyi tahsilat yapılsın diye özelleştirilen elektrik  dağıtım şirketlerinin açıklarını tam tersi bir yaklaşımla, kayıp kaçak adı altında namuslu abonelere taksim etmişlerdi..
Ellerinde hesap makinesi,
Akaryakıtın litre fiyatı…
Emlak vergilerini
Motorlu taşıt..
Zorunlu trafik sigortalarını..
Olmadı 25 milyona yakın ehliyetleri..
Pasaport sayılarını…Â
Bütçe açığına
Çarp- böl- topla- çıkar..
Bu  devlet ekonomisi!
Baktın milletin cebinde metelik kalmadı o zaman yastık altı altınlarına göz dik..
Bol, bol gene kendi kanallarında altının 2000 dolarları aşacağını dillendir..
Reklamlarla teşvik et…
Bankalar,  gramına göre alıp, 5 gram, 10 gram her ne kadarsa, ellerine bir kağıt versinler..
Bu altınlar piyasaya sürülsün..
Sonra altın düşünce de al san beş gram altın parası densin..
Çarp- böl- topla- çıkar..
Buda ekonominin özel ya da liberal yanı!
Baktın harç bitti yapı paydos denecek hale geldin?
O zaman faizleri düşür düşürebildiğin kadar..
Öyle bir duruma gelsin ki tasarruf sahibi ya da ücretli garibanlar enflasyonun üzerinde faiz ve zam alıyoruz diye avunsun ama gerçekte negatif faizle ve zamla hem tasarrufları hem de ücretleri erisin…
Olmadı birde sözde dalgalı dövize ters rüzgar estirip paranın değerini düşür, vatandaşa dalgaları bordadan yedirip tümden alabora et…
Buna da karma ya da karman çorman ekonomi(!) diyebilirsiniz..
Sözün özü;
Siyasi partilerde hisse senetlerine ya da finansal yatırım ürünlerine benzerler. Oyunuzu tek partiye devamlı yatırdığınızda, bir anda çok kazanacağınız gibi, her şeyinizi hatta, geleceğinizi bile kaybedebilirsiniz.
Eğer toplum olarak yarınlar için iyi bir kazanım yapmak istiyorsanız? Oyunuzu sandığa atarken kazanmalı, zirvelerdekini satıp, altta ki partileri almalı ya da güzel bir sepet oluşturabilmelisiniz?
Yoksa demokrasi borsasındaki serbest küresel ekonomide(!)birileri devamlı toplama işlemleri yaparken, siz ise devamlı kaybeden, çarpan ya da bölen olmak zorunda kalırsınız!
Unutmayın! Yaşadığınız ekonomik sorunların en büyük etkeni ve amili sizi yönetenlerdir.