Dördüncü çeyrek…

Bu yılında bitmesine iki ay kaldı. Kimi ne çabuk geçti derken, çoğunluk ise sadece bu yıl değil, bir önceki yılında, ne kadar zor geçtiğini çok iyi biliyor elbette!

Son iki yıl içersinde, sadece dış ilişkilerde, siyasi görüşmelerde ki gerilimleri ve söylemler de ki ses yüksekliğini düşürebilseydik? Sanırım en azından, ekonomik ve de dış borçlanma konusunda, çok daha rahat bir ortamda olabilirdik. Sadece borçlanmada rahatlamaz, aynı zamanda, içerde ki yabancı çıkışının da bir nebze olsun hızını kesmiş olurduk!

2017 yılı sonuna doğru, enflasyonda artık bir iyileşme beklemek hayal oldu. Tam tersi yükselişin devam etmesi, çok daha olası gözüküyor.

Altın TL değerinde de, haliyle buna paralel bir gelişme beklenebilir…

Borsanın ise kısmen de olsa, son iki ayda gene bir tırmanış yapması, dövizin ise bütçe dengeleri nedeni ile oluşacak talebe göre, tam tersi bir yükseliş yapması ve tüm bu gelişmelere dayanarak, mevduat ve kredi faizlerinde de bir gerileme beklenmesi mümkün görülmemektedir.

Başta ihracat ve turizm girdileri yönünden gelirlerimiz azalırken, diğer yandan, güvenlik, mülteci sayısal artışı ve yatırımlar olarak harcamalarımız katlanarak artmaktadır.

Elbette bu yüzden de iki yakamız bir türlü bir araya gelmemektedir.

Bir de tüm bu gelişmelerin üzerine, hemen her gün, ekranlarda ki başta yerel yönetimler olmak üzere, yapılan ve seçim atmosferini çağrıştıran söylemler, ekonominin üzerine, tuz, biber ekmektedir.

 

 

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir