Önceki gün yayınlanan BDDK verilerine göre bankacılık sisteminde dövize kayma var ve mevduatların döviz kısmı son 14 yılın en yüksek seviyesine ulaşmış. Buna genel anlamda dolarizasyon adını veriyoruz. Dolarizasyon terimi sadece mevduatların ne kadarının dövize dönüştüğünü değil aynı zamanda ticari hayatta, alış ve satışlarda yerli para yerine yabancı paranın da yoğunlukla kullanılmaya başlanması anlamına geliyor.
Genellikle, yüksek enflasyon yaşayan ülkelerde dolarizasyon artıyor. Türkiye’de 2000’li yılların başlarında, enflasyon yüzde 30-40 seviyelerinde iken dolarizasyon da oldukça yüksekti. Çünkü elindeki varlıkların değerini enflasyona karşı korumak isteyenler, yerli para yerine yabancı parayı tercih ediyorlardı. O dönemlerden bu yana enflasyon tek haneli sayılara inerken, dolarizasyon azalmış ve yerli para kullanımı artmıştı.
Dolar artık evine dönüyor
Enflasyon hâlâ tek haneli rakamlarda olmasına ve yüzde 7’nin altına inmesine rağmen, dolarizasyonun bir göstergesi olan yabancı para mevduat oranlarının artması, ekonomideki karar verici olan hane halkı ve firmaların yeniden yabancı paraya ilgisinin arttığını gösteriyor. Enflasyon düşmesine rağmen, dolarizasyondaki artışın en temel sebeplerinden biri, ekonominin geleceğine ilişkin endişeler olarak karşımıza çıkıyor. Hem özel sektörün 300 milyar doların üzerinde dış borcu olması hem beklentilerin siyasi oluşu hem de ekonominin yavaşlamasıyla birlikte bozulması bu durumu kötüleştiriyor.
Bugün Gazetesi’ndeki köşe yazımın devamı için TIKLAYINIZ.