ABD Merkez Bankası’nın (Fed) 400 milyar dolarlık tahvil takası kararı sonrasında piyasalar karıştı. Dolar dün tarihi zirvesi olan 1.8450 TL’ye kadar çıktı, İMKB sert düştü. Peki dolar 2 TL’yi görecek mi? Bence birkaç ay içinde 2 TL’nin görülme ihtimali az.
“Dolar ne olur?” sorusu kıyısından köşesinden paraya, finansa bulaşmış Türk insanının aklındaki gelen ilk soru olsa gerek. Nasıl olmasın ki? Kur konusunda yaşanan travma o kadar çok ki bu sorunun cevabını almadan biz Türkler rahat edemiyoruz. Rahmi Koç’un Aygaz’ın 50. kuruluş yılı toplantısında söylediği gibi: “Dolar indi uykum kaçtı, dolar çıktı uykum kaçtı.”
Son iki günde dolar/TL kuru 1.80’nin üzerine çıkınca gerilim daha da arttı. Yazının başlığındaki “Kur (herkesin kastı dolar/TL kuru) 2 olur mu?” sorusu sıkça sorulmaya başlandı.
Cevaba geçmeden önce buraya nasıl gelindiğine de bakmak gerek. Geçtiğimiz kasım ayında Merkez Bankası’nın ekonomiyi yavaşlatmak (bakmayın siz son aylardaki genişletme söylemine, o günlerde amaç soğutmaktı) için aldığı, bankaların zorunlu karşılıkları arttırması, hükümetin kredilerde yüzde 25’lik sınır gibi, piyasaların alışık olmadığı önlemler neticesinde yabancı yatırımcılar piyasalardan yavaş yavaş çıkmaya başlamıştı. Bir anlamda MB eliyle yaratılan “kontrollü gerginlik” startejisi ile beraber 1.45’lerde olan kurlar 1.60’lara yükseldi. Hemen herkes menundu. Cari açık için iyi dendi, ihracatçılar memnundu. Ancak piyasalardaki gerginlik devam edince nisan ayı başında 1.50’lere kadar gerileyen kurlar yeniden yükselmeye başladı ve bugünlere gelindi.
1.80’lerin üzerini ilk kez gördükten sonra MB Başkanı Başçı’nın 16 Ağustos’ta ekonomistlerle yaptığı toplantıda bir soru üzerine “Doların, TL karşısındaki değerinin olması gereken seviyenin yüzde 5-10 üzerinde olduğunu” söylemi bile kurlardaki gerilimi kısa süreliğine azaltsada tamamen ortadan kaldırmaya yetmedi!
Aslına bakarsanız kurlarındaki hareket tek başına bize has değil. Son günlerde real, rand, zloti ve hatta wonda da benzer hareketler yaşandı. Bunların temelinde euro karşısında 1.4550’den 1.3385’e kadar değer kazanan (Fed’in bonolardaki kısa/uzun vade değişim kararıyla hızlanan) doların etkisi büyük. Diğer ülkelerin kurları son iki-üç hafta içinde hızlı yükselirken, bizim yükselişimiz zamana yayıldı.
Son günlerde piyasaları yoran bir başka etken de MB’nin döviz satım ihalelerindeki kafa karıştıran politikalarıydı. Salı gününe kadar en fazla 100 milyon dolarlık satım ihalesi açan MB, Salı günü bir anda 350 milyon dolarlık bir ihale açtı. Botaş’ın alımıyla ilişkilendirilen bu rakama, 850 milyon dolarlık teklif geldi. Bu denli yüksek talep hayra alamet değildi! Çarşamba günü ise MB yine sürpriz yaptı ve o gün satış ihalesi açmadı! Dünki ihale rakamı da 70 milyon dolarla sınırlı kaldı. Bu ihale “rejimi” piyasa katılımcılarının kafasını karıştırmaktan başka bir işe yaramadı. Paritenin de etkisiyle yükselen kurlar heyecanı arttırınca MB’den döviz alamayanlar dönüp piyasadan aldılar. Hal böyle olunca da kur tarihi rekorunu kırarak 1.8470’e kadar yükseldi!
Peki dolar 2 TL’ye gider mi? Enflasyon olduğu sürece elbet bir gün bu seviyeye çıkacaktır. Ama önümüzdeki bir ayda ulaşır mıyız diye sorarsanız, bence bu ihtimal düşük. Teknik olarak 1.8670 ya da 1.8780 hadi diyelim, 1.90 seviyesine kadar bir yükseliş olabilir. Ancak hem bu seviyelerde, hem de bu seviyelere çıkılırken yeni satıcılar piyasaya gelecektir. Dün 4.33’e kadar çıkan (1 dolar + 1 eurodan oluşan) sepetin 4.38’in üzerine çıkmamış olması da bu savı destekliyor.
Normal şartları altında; bu seviyenin yeni yılın ikinci çeyreğinde telafuz edilmesi daha büyük olasılık. Ancak Doğu Akdeniz’de ya da komşularımızdan herhangi biriyle sıcak çatışma veya Yunanistan’ın iflâsını bir başka AB ülkesinin izlemesi resmi hızla değiştirecektir.
En fazla kayıp Rus Borsası’nda
Değişim (%)
Rusya -9,82
Polonya -6,05
Macaristan -5,97
Fransa -5,25
Almanya -4,96
Hong Kong -4,85
İMKB -4,68
Arjantin -4,66
İngiltere -4,64
Brezilya -4,28
Meksika -4,21
ABD (DJ) -3,88
G. Afrika -3,16
Yunanistan -3,03
İşte piyasaları altüst eden 5 neden?
* Dünya ekonomisinin lokomotiflerinden Çin ’de imalat sektöründeki daralmanın Eylül ayında da devam etmesi
* Fed’in bunun yanı sıra zor durumdaki ABD ekonomisine ilişkin artan riskler konusunda uyarıda bulunması
* Euro Bölgesi’nde sanayi siparişlerinin azalması, Yunanistan endişelerinin devam etmesi, borç krizine ilişkin somut bir çözümün hala bulunmaması
* Kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s’in ABD’nin en büyük 3 bankasının (Bank of America, Citibank, Wells Fargo) kredi notunu düşürmesi
* ABD Merkez Bankası’nın (Fed) 400 milyar dolarlık tahvil takasının yanında piyasanın istediği likidite desteğini sağlamaması.