Dolar dokuzu aşınca, eko-sanal ortamda dokuzlu ata sözleri ya da halk deyimleri furyası baÅŸladı ki durdurana aÅŸk olsun…
Ekonomi bu kadar mizaha yöneldiyse, bilin ki artık borç bini aştı, balla börek yemenin de bir mahzuru kalmadı demektir!
Bizimde tercihimiz;
Çıktı dokuza inmez sekize!
Halk deyiminden yana oldu…
Daha önceki yazılarımızda değinmiştik, bu bir devalüasyondur ve artık kesin anlaşılmıştır ki bu yönetim, bu yöntemle ve dış güçler söylemini de yanına katarak, TL değer kaybını sürdürecektir
Bunu da belli ki faiz ve enflasyon arasında farkı, daha da açarak yapacaktır
Ne zamana kadar diyorsanız?
Ne zaman ki yabancı ya da dışarda ve de içerde dövizi olan yerli(!)elindekini TL ye çevirip, Türk finansal enstrümanlarına yatırdığında, kar edeceÄŸini görecek, iÅŸte o zaman ülkeye tıpkı 2002 ile 2010’lara kadar olduÄŸu gibi döviz akacak…
Ya sonra?
Sonrası malum
Yolunu bulmak için yollar, köprüler ve tüneller yapılacak
Yani anlayacağınız, gene yediğin yanında, yemediğin arkanda kolaycı bolluk dönemine geri dönülecek
Önce dokuz yıl bolluk dönemini
Sonra dokuz yıl yokluk dönemi sürüp gidecek…
Her daim yokluk dönemini yaÅŸayanlar ise elbette ücretini asgariden, TL olarak alanlara! Küpünü dövizle dolduranlara ne gam…
Birde dövizi alım, satımında serbest piyasaya ters bir karar aldıysanız?
Karaborsa ve kayıt dışında dokuz doÄŸurmayız inÅŸallah…
Sözün özü;
Siz nasıl yöntem kullanırsanız ya da nasıl adlandırırsanız adlandırın, paranın değer kaybının ekonomide ki tanımı tektir ve bu ilk fakir fukarayı vurur!