Vandallar’ın Roma’yı yakışından bu yana Avrupa bu kadar dehşetli bir krize girmemişti ya. Artık resesyon Tanrı’nın emri. Dünyada manşetlerde İtalya ile Fransa gibi Avrupa devlerinin borçlanma faizi üstünden anlatılıyor kriz, ama asıl sorun bankacılık sisteminin verem olması. İşte bizi aslında bu boyut çok daha yakından  ilgilendiriyor. Çünkü devasa miktarda bir dış finansman ihtiyacımız var. Önümüzdeki 12 ayda bu ihtiyacı karşılamamız çok zor olacak. Bu tezimde haklıysam, TL beklentilerin aksine Döviz Sepeti’ne (DS) karşı değer yitirmeye devam edecek. 2012 yılı boyunca da TÜFE çift hanelerde kalacak.
Fransa’dan Belçika’ya devlet tahvili pazarında (DİBS) faizlerin hızla yükselmesi ekonomiler için çok kötü ama Yunanistan tarzı iflaslar beklemek doğru değil. Bir çok Avrupa Hazine’si bu senenin finansmanını az-çok halletmiş durumda. Eğer gelecek senenin ilk altı ayında da AB krizi çözülemezse,  o zaman İspanya ve İtalya borcu çevirmekte güçlük çeker.  Eğer bu faizler bir kaç yıl devam ederse, Avrupa’da Almanya haricinde hiç bir ekonomi ayakta kalmaz.
Bir önceki yazımda altını çizdiğim gibi-siz okurlar tersini düşünseniz de–kötümser değilim.  Frau Merkel herhalde Fransa ve diğer müsrif Güney’li üyeleri bir hayli terlettikten sonra Mali Uyum Anlaşması karşılığında Aralık sonunda Avrupa Merkez Bankası’nın DİBS pazarında yüklü alım yapmasına izin verecek. AMB’nın DİBS alımları Euro-bölgesinin sorunlarını çözmez, ama güveni yeniden tahsis ederek krizin akut evresini geride bırakmamızı sağlar. Zaten bu tezimde yanıldıysam tüm AB büyük bir Lehman Brothers faciası haline gelir.
Yazının devamı içi BURAYI ziyaret ediniz.