Çok sıkça tekrarlandığı gibi, Türkiye ekonomisinin en önemli özelliklerinden biri dış finansman bulunabildiği sürece ekonominin hızla büyümesidir. Yeterli dış finansman bulunamadığında da, ekonomi durma noktasına gelebilir, hatta daralır. Dış finansman bulmakta zorlanıldığı için 2008 yılı sonları ile 2009 yılının ilk yarısında ekonomi küçülmüştü. 2010 ve 2011 yıllarında sağlanan yüksek ekonomik büyüme yine dış finansman bulunabilmesi sayesinde gerçekleşmişti.
Dış finansman bulunması geçen yılın ikinci yarısı ile bu yılın ilk üç ayında göreli olarak zorlaşmıştı. Aynı paralelde ekonomik büyüme düşme eğilimine girdi. Mart ayı ile birlikte dış finansman bulabilmek göreli olarak kolaylaştı. Ekonomik büyüme yeniden hızlanma eğilimine girdi. Haziran ayına yönelik dış ticaret ve üretim verileri ekonomik büyümenin nisan ve mayıs aylarındaki kadar hızlı olmadığı izlenimini verdi. Halbuki, ödemeler dengesi verileri dış finansmanın en rahat olduğu aylardan birinin haziran ayı olduğunu gösteriyor.
Büyümenin hız kestiği Türkiye ekonomisinde haziran ayında cari işlemler açığı 4.2 milyar dolar olurken, yurtdışından sağlanan net finansman 9.2 milyar doları geçti.
CEPTEN ÇIKTI CEBE GİDİYOR
Üç aylar itibarıyla baktığımızda, geçen yılın ortasından bu yılın ilk üç ayına kadar, cari iÅŸlemler açığının yurtdışından saÄŸlanan net dış finansmandan daha büyük olduÄŸunu görüyoruz. Söz konusu 9 ayda bir anlamda cepten yedik. Bu dönemde Merkez Bankası’nın döviz rezervlerindeki azalma 10 milyar dolardan fazla oldu. Ekonomiye kaynağı bilinmeyen döviz giriÅŸleri (önemli bir bölümü büyük bir olasılıkla özel kesimin yurtdışındaki mevduatlarındaki azalma) 10 milyar dolara yaklaÅŸtı.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ.