Merakla izlediğimiz bazı gelişmelere ilişkin son veriler yayınlandı. Bu bağlamda önemli bir veri Ağustos ayı dış ticaretine ilişkin bilgileri taşıyordu. Bu verinin önemi dış ticaretin doğrudan cari denge açığıyla bağlantılı olması ve açıklanan verilerin bu bağlamda yeni bilgiler taşıyor olmasından kaynaklanıyor.
Cari denge açığı dış açığımızın boyutunu yani ekonomideki dengesizliğin ölçeğini gösteriyor. Bu açık düzeltilip, taşınabilir bir boyuta indirilemediği takdirde Türkiye ekonomisi küresel planda riskli bir ekonomi olarak algılanmaya devam edecek. Başka bir deyişle temel dengesizlik kısmen de olsa düzeltilmediği takdirde ekonomi cari açık-kur riski kıskacında sıkışmış konumunu sürdürecek. Dış ticaret verileri bunun için önemli.
*Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â *Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â *
Ağustos ayı dış ticaret ve dış ticaret açığı verileri beklentilerden biraz sapılmış olduğu gibi bir izlenim veriyor. Dış ticaret açığının 7.1 milyar dolar civarında olması bekleniyordu. Gerçekleşme bunun üzerinde oldu. Ekonomi Ağustos ayında 8.2 milyar dolar açık verdi.
Beklentileri aşan açık düzeyi dış ticarette işlerin beklendiği gibi gitmediği izlenimi verebilir. Ancak ayrıntıya inildiğinde durumun pek de böyle olmadığı anlaşılıyor. Farklı açılardan yapılacak değerlendirmeler aslında dış ticarette olumlu yönde mesafe alındığına işaret ediyor.
Bu bakış açılarından birisi dış ticaret kalemlerine ve dış ticaret açığına mevsimsel ve çalışılan güne göre yapılan düzeltmelerden sonra bakmaktır. Bu düzeltmelerden sonra Ağustos ayı dış ticaret açığı 6.2 milyar dolar olarak hesaplanmaktadır. Bu beklenin altında bir ticaret açığına işaret etmektedir.
İkinci bakış açısı ise tekil aylık verilerden çok son aylardaki eğilimi belirleyecek sayılara bakmaktır. Gerekli düzeltmeler yapılmadan hesaplanan kaba verilere göre dış ticaret açığı Mayıs ayında 10.1 milyar dolarlık değer ile tepe yaptıktan sonra duraklamış ve Temmuz ayında 9.0 milyar dolara Ağustos ayında ise 8.2 milyar dolara gerilemiştir. Mevsim ve takvime göre düzeltilmiş sayılardan hareketle yapılan değerlendirmeye göre de dış ticaret açığının Mayıs ayında 9.4 milyar dolar düzeyinde tepe yaptığı daha sonra daralmaya başlayarak Temmuz ayında 8.7 milyar dolara Ağustos ayında ise 6.2 milyar dolara gerilediği anlaşılmaktadır. Kısacası, dış ticaret açığındaki gerileme son aylarda bir trend haline gelmiştir. Daralma dozu ise gittkçe büyümektedir.
*Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â *Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â Â *
Dış ticaret açığında ortaya çıkan daralma eğilimi bazı önemli gelişmelerin de habercisi niteliğindedir. Bu gelişmelerden birisi dış ticaretteki daralma eğiliminin ekonominin dış dengesindeki bozulmanın, yani cari denge açığındaki genişlemenin sonuna gelindiğine işaret ediyor olmasıdır. Küresel krizden çıkış sürecinde Türkiye ekonomisinin bir çok boyutta görece pozitif bir gelişme sergilerken dış dengesinde, cari açığında adeta patlar gibi bir bozulma eğiliminin egemen olduğu biliniyor. Adeta süreklilik kazanan bu bozulma eğiliminin temel bir risk unsuru olarak algılandığı da malum.
Dış ticaret kalemlerinde ve ticaret açığında trend ÅŸeklinde ortaya çıktığına iÅŸaret etiÄŸimiz daralma eÄŸilimi cari açığa da yansımakta ve bu baÄŸlamda da göreli bir düzelme gözlenmektedir. Bu sayılardan hareketle Temmuz ayında GSMH’nın yüzde 9 oranına ulaÅŸmış olan cari açığın 2011 yılı sonunda yüzde 9’un altına ineceÄŸi, 2012 yılında ise bu sayının yüzde 6 civarında olacağı tahmin edilmektedir. Yani ticaret açığına ilaveten cari açığın da gittikçe daralacağı öngörülmektedir. Bu tahminde risk aÅŸağı yönlüdür. Yani tahminde bir sapma olursa cari açığın daha da düşük rakkamlara kayması olasılığı tersi bir duruma kıyasla daha yüksektir. Dolayısıyla, AÄŸustos ayı dış ticaret verileri Türkiye ekonomisinin en ciddi risk noktasındaki kırılganlığının azaldığı yönünde önemli bir iÅŸaret taşımaktadır.
Dış açıklarda trend haline geldiÄŸi gözlenen daralmanın iÅŸaret ettiÄŸi ikinci geliÅŸme Türkiye ekonomisinin temel dengelerindeki bozulmanın durması ve bu baÄŸlamda bir düzeltme hareketinin baÅŸlamış olmasıdır. BaÅŸka bir deyiÅŸle, bütün bu geliÅŸmeler Türkiye ekonomisinin “yeniden dengelenme” (rebalancing) sürecinde yol aldığını ima etmektedir.
Gelişmiş ülkelerin gerekli yeniden dengelenmeyi beceremedikleri için dünya ekonomisinin ikinci bir kriz tehdidi altında olduğunu biliyoruz. Böyle bir ortamda Türkiye ekonomisinde bir yeniden dengelenme dinamiğinin ortaya çıkmış olması önemli bir gelişmedir.