Son on yılda Türkiye’nin ekonomik temelleri güçlendi. Mali disiplin ve yapısal reformlar enflasyonu ve faizleri düşürdü. İstikrar ortamı büyümeyi hızlandırdı. Ama bir türlü sevinemiyoruz. Çünkü aynı anda dış açık inanılmaz düzeye tırmandı.
Doğal olarak eski korkular depreşti. Makro dengesizlik ve nasıl düzeleceği gündemin tepesine oturdu. Acaba bir mali kriz kaçınılmaz mı? İktisat politikası intizamlı bir düzeltme için neler yapabilir? Bunları yapıyor mu? Tartışmaya ben de katıldım.
Başarılı tedavi için doğru teşhis gerekiyor. İç talebi böylesine güçlü kılan çevrimi inceledik. Süreci özel kesimin geliri üzerinde harcama yapma arzusu tetikliyor. “Asabiyet” dedik. Bankalarınve küresel piyasanın risk iştahı besliyor.
Bu şekilde dış açığın analizi için gerekli çerçeveyi oluşturduk. Hatırlatalım. Dış açık makro dengesizliğin nedeni değildir, göstergesidir. Maalesef Türkiye’de bu konuda kafalar karışıktır. O açıdan ayrı bir yazı gerekti.
Dış açık yapısal mı?
En yaygın ezbere göre dış açık yapısaldır. Kavramın kapsamı esnektir. Türkiye enerji fakiridir. İç tasarrufları düşüktür. Ar-Ge harcaması yetersizdir. Yüksek teknolojide geridir. Eğitim kalitesizdir. Emek piyasası esnek değildir. Listeyi uzatabiliriz.
Bunların hepsi doğru gözlemlerdir. Ancak iki olayın beraberce varlığı birini diğerinin nedeni yapmaz. Hatta bazılarında ilişki aksi yönde bile olabilir (tasarruf oranı). Burada teorik tartışmaya gerek görmüyorum. Karşı örnekle yetineceğim.
ABD ile Euro bölgesini karşılaştıralım. ABD’nin yapısal özellikleri kesin üstündür. Üniversite, Ar-Ge ve teknolojide öndedir. Emek piyasasının esnekliği AB’ye örnek gösterilir. Üstelik doğal kaynak zenginidir. Teoriye göre ABD’nin dış dengesi daha iyi olmalıdır.
Maalesef gerçek gene teoriye uymuyor. ABD sürekli dış açık veriyor. Euro bölgesi ise vermiyor. ABD’nin dış açığı 2006’da rekor kırdı: 800 milyar dolar (milli gelirin yüzde 6’sı). Aynı yıl euro bölgesinin 41 milyar dolar dış fazlası vardı.
Hata nerede? Makro sorunu mikro etkenlere atfetmekten kaynaklanıyor. Dış açığı ihracat yetersizliğine bağlıyor. Muhtemel mikro kökenlerine odaklanıyor. Halbuki dış açığın nedeni yüksek ithalat ve onu mümkün kılan makro çerçevedir. Onu göremiyor.
Döviz kuru ve büyüme
Neden? Çünkü dış açığa mikro dışında bir köken aramak kaçınılmaz olarak ekonominin üç temel makro fiyatından birini Türkiye için galiba en önemlisini devreye sokar. Sanırım tahmin ettiniz: Döviz kuru (diğer iki makro fiyat enflasyon ve faizdir).
Artık teşhisi tamamlayabiliriz. Dış açığın nedeni iki makro değişken arasındaki uyumsuzluktur. Biri fiyat değişkenidir: Döviz kuru. Diğeri miktar değişkenidir: İç talep düzeyi.
İlişki iki yönlü çalışır. Her iç talep düzeyinde bir döviz kuru dış dengeyi sağlar. Aynı şekilde, her döviz kuru için dış dengeyi tutturan bir iç talep düzeyi vardır. Uyumsuzluk halinde makro dengesizlik oluşur (açık ya da fazla).
Büyüme-döviz kuru ödünleşmesi (trade-off) fevkalade önemlidir. Ancak, düzeltme mekanizmalarına dönmeden büyüme ile enflasyon arasındaki diğer makro ödünleşmeyi anlamak gerekiyor. Devam edeceğim.
Asaf Savaş AKAT – Vatan Gazetesi