2000’lere kadar Türkiye’nin ekonomi politikası kamu kesiminin harcama ve yatırımlarının önderliğinde bütçe açığı ve onun borçlanmayla finansmanına dayanıyordu. Kamu kesimi yüksek borçlanma ihtiyacını iç ve dış piyasadan karşılarken özel kesime borçlanacak imkan bırakmıyordu. GSYH’nın yüzde 10’u dolayında yüksek bütçe açığı veren Türkiye’nin cari açığı GSYH’nın yüzde 2’si dolayında seyrediyordu.
2002’den sonra ekonomi politikamız değişti. Ekonomiye önderlik etmek kamu kesiminden özel kesime kaydırıldı. Bunun sonucunda kamu kesimi açıkları daraldı, kamu borçları düşmeye, buna karşılık özel kesim borçlanması artmaya ve cari açık büyümeye başladı. Bütçe açığının GSYH’ya oranı yüzde 2’lere düşerken cari açığın GSYH’ya oranı % 6’nın üzerine çıktı (2011’de % 9,7 ile rekor kırdı.)
Yazının devamı için TIKLAYINIZ. (Mahfiegilmez.com)