Eve geldiğimde teyzem bana “Seni polis arıyor” dedi. Hemen polis merkezine gittim.
“Beni arıyormuşsunuz” dedim. “Gel bakalım terörist otur şuraya” dediler. Nezarethanede en az 10-15 kişi vardı ama beni komiserin oturduğu makam masasının yanındaki bir boşluğa, yere, betona oturttular. Ne olup bittiğinden haberim yoktu. Suçumu da bilmiyordum.
“Terörist dediklerine göre herhalde çok kötü bir iş yaptım ve o kadar azılıyım ki, kaçmayayım diye komiserin yanı başına oturttular” diye düşündüm.
Polis karakoluna öğleden sonraki saatlerde gelmiştim. Hava karardı, akşam oldu hâlâ ses seda yoktu. Ne suç işlediğim hâlâ söylenmemişti. Komiser evine gitti. Daha sonra bir polis memuru beni çağırarak “Gel şuraya şu bardakları yıka ve bize çay yap” dedi.
Direnişe katılmıyor musun?
Çay yapmayı biliyordum ve çayı demledim. Bu arada bardakları yıkadım. Bir tepsi üzerinde yaklaşık 7-8 polise çay servisi yaptım. Sürekli dalga geçiyorlardı. Birkaç çay servisi yaptıktan sonra bardakları tekrar yıkadım ve ilk oturduğum yere oturdum.
Bugün Gazetesi’ndeki köşe yazımın devamı için TIKLAYINIZ.