DASK muamması!

DASK muamması!

17 ağustos 1999 Gölcük bölgesi ve sonrasında Düzce, Bolu da yaşanan ikinci büyük deprem Ecevit hükümetini DASK adı altında doğal afetler sigorta kurumunu kurmaya mecbur etti. Zira bu deprem Türkiye de ki yapı denetiminin ne kadar başıboş olduğunu ortaya çıkarmış devleti maddi manevi aciz duruma düşürmüş iletişim ve ulaşım kanallarını bile adeta şok etmişti.

Tüm bu yaraların sarılması içinde iki yıllığına ek vergi uygulamaları yapılarak yaralar sarılmaya çalışılmıştı. Ama hepimizin bildiği gibi arkasından 2001 ekonomik krizi patlamış bankalar da dahil tüm finans kurumları tepetaklak kalmış, ikinci ekonomik depremde gene BDDK, TMSF ve benzeri kurumlarla düzene sokulmaya çalışılmış, tam yaralar sarılıp özelliklede ücretlilere nefes aldıracak önlemlere geçilirken bir anda siyasi fay hatları hareketlenmiş ve iktidar erken seçimle tepetaklak edilerek AKP iktidara gelmişti. O gün bu gün üzerinden tam on bir yıl geçti. Yapılan tüm işler o dönem ki temeller üzerinde yürütülmektedir.

DASK elbette geçmiş döneme ait binaların 7 ve üstü bir depremde yıkılacağı ve devletin bu külfetin altından kalkamayacağı hesaplanarak, yürürlüğe sokulmuş, ancak bundan sonraki(2000) yapılacak binalar içinde, yapı denetim, zemin etüdü, beton kalite standardı gibi birçok önlemleri beraberinde uygulama zorunluluğu ve sıkı denetimi de sağlanmıştı.

Siz ömrünüz boyu çalışıp, çabalayıp emekli olacak ve başınızı sokacak bir ev alacaksınız, belediye iskân vermiş, kat mülkiyeti onaylanmış ve tabu dairesi de size bu satışın belgesi olarak tapunuzu vermişken, bir ( kentsel dönüşüm) ve ikinci yasa (DASK) peşi sıra çıkıyor ve eviniz çürük(!) ya yıkın yaptırın ya da ben yıkarım yaparım, yaptığımı beğenmezseniz de, ya TOKİ ye fark verir önerdiğim daireyi alır ya da evinizin arsa değerini gene benim ekspertizimin belirttiği fiyattan size ödeme yaparım deniyor. Bununla da kalınmıyor, ya DASK yaptırırsInız ya da elektrik suyunuzu keser, çöpünüzü de almayız deniyor!

Konuyu fazla dağıtmadan DASK üzerine yoğunlaşalım.

Her şeyden önce ben 2000 yılından sonra depreme dayanıklı bir bina aldımsa neden DASK yaptırmak zorunda olayım?

Zira bu binalar denetim altında yapılmadı mı?

”O zaman insanın aklına bir soru geliyor acaba bu yeni yapılarda depreme tam dayanıklı deÄŸil mi?”

Diğer yandan bu sigorta sistemi on yılı aşkındır uygulamada olduğuna göre havuzda ne kadar fon oluştu ve bunlar nasıl nemalandırılıyor, bilmemiz gerekmez mi?

Şimdi zorunluluk nedeni ile yeni katılanlarla, sisteme on yıl prim ödeyenler aynı terazide mi tartılacak? Yoksa belirli süre kesintisiz sigorta yaptıranlara, benzeri kasko sigortalarında olduğu gibi bir indirim mi uygulanacak?

Elbette hayır!

Bununla da yetinilmeyip, yangın, sel gibi doaÄŸl afetlerde bu sigorta içine alınacak deniyor. Şüpesiz kapsam geniÅŸleyince pirim oranlarıda haliyle artacaktır…..

Tüm bunlar bir muamma olarak karşımızda duruyor. Deprem iletişim vergilerinde ki milyarlar duble yollara gittiğini, geçmiş yıllarda işsizlik fonundan nasıl ve nerelere para aktarıldığını hatta bu yılda 2 milyara yakın bir kaydırma yapıldığını bilen bir toplum olarak DASK sigorta fonu ve bilançolarının daha şeffaf olmasını ve benzer sigortalarda ki gibi kolaylıkları duyarlı ve özenli sigortalılarla paylaşımını istemek fazlaca safdillik olarak mı görülmelidir?

Sözün özü,

İktidarlar her yanlışlarını ve göz yumdukları yolsuzlukları, usulsüzlükleri vatandaşın sırtına yükleyerek çözme kolayına kaçarlarsa, sonuçta kendileri de bu sorunların altında ezilirler. Bu hezimetin önüne de ne yazık ki hiçbir sigorta geçemez!

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir