Türkiye’nin kayıtdışı ile mücadelesindeki samimiyetsiz ortada. Neden mi? Esnafın üzerine gitmeye cesaret eden, ama milyon dolarlara satılan gayrimenkulleri görmezden gelen Maliye gerçeğiyle karşı karşıyayız.
Dolar milyarderleri yaratan, fakat bunların vergi listesinde olup olmamasını umursamayan Türkiye’nin en büyük boşluk noktasını inşaat / gayrimenkul sektöründeki alımların oluşturduğunu yıllardır anlatıp duruyorum.
Maliye şimdi inşaatları mercek altına almaya karar verdi ama yapana bakıyor; oysa gerçek adres satın alan olmalı. Çünkü yapanın kaynağını bulursunuz. Ya kredi kullanmıştır, ya öz sermaye ile iş yapıyordur ya da finansman yönetimini bilmediğinden batıyordur.
Oysa trilyonluk daireleri alanlar hiç mercek altına alınmıyor. Kaynağı açıklayarak alım yapanda zaten sorun yok. Ama insanların tahsilât sıkıntısı çektiği, nakit problemi yaşadığı bir ülkede, bir kişi birden fazla trilyonluk gayrimenkul alıyorsa, o kişiye ‘hayırlı olsun, ama nereden buldun’ demek gerekiyor.
Aslında her bir alım için bu uygulamayı yapmak, normal bir devletin sisteminde olmalı. Bunu yapamıyoruz; ama gözünü çıkara bakın bari. Yıllardır ‘asıl kayıtdışı burada, mercek altına alın’ diye yazıp, programlarda anlatıyorum. Fakat bunun karşılığında bazı en bilenler, gereksizliğini savunuyorlar.
Bu en bilenlerin en çok örnek aldıkları yer de nedense ABD oluyor. O zaman Amerika’da son gelişme hakkında ne diyecekler, merak ediyorum. Aklın yolu bir dercesine FBI, ABD’de olaya el koydu. Haber şu:
“ABD’de federal hükümet, nakit para akışını ve kara para aklamayı denetim altına almak için, başta New York, Miami ve Los Angeles’ta olmak üzere gayrimenkul satın alan kişilerin izleneceklerini açıkladı.
Amerikan medyasına da yansıyan haberlerde, Mali Suçlarla Mücadele Dairesi, hiç şeffaf olmayan ya da çok az oranda şeffaf olan para transferlerinin, çıkış noktası olan ülkelerde kayıt dışı ekonomiden kaynaklandığını, kara para aklama konusunda büyük risk oluşturduğunu açıkladı.”
Şimdi Maliye Bakanlığı’na, İçişleri Bakanlığı’na, MASAK’a tekrar çağrıda bulunuyorum. Şucu, bucu ayrımı yapmadan, trilyonluk daireleri, ofisleri alanları, bunlara sürekli ve sistematik bir biçimde para yatıranları davet edecek misiniz?
Suçlayarak değil; ‘hayırlı olsun’ deyip kaynağını göstermelerini isteyerek… Yoksa daha kolayını yapıp, sadece üç kuruş kazanamayan esnafın üzerine gidip, kayıtdışı ile mücadele ettiğiniz masalına inanmamızı mı isteyeceksiniz?
Bunun altında siyasetin finansmanı mı çıkar; yandaş mı belirir, başka biri mi bilemem; ama ya bu araştırmayı yapın ya da ikide bir ekranların karşısına geçip ‘kayıtdışını önleyeceğiz’ masalını anlatmayı bırakın. Biz de bilelim ki göz yumuyorsunuz.