Davos görüşmelerine bakarsanız çok başarılı…
Başbakanımızın katılımcı devletlerin temsilcileri ya da ekonomi dünyası ve iş adamları ile görüşmeleri o kadar öne çıkarılıyor ki sanırsınız Davos da tüm yatırımcılar, nasıl yapsak da Türkiye de iş yapsak, istihdam sağlasak diye bir biri ile yarışıyor?
Ne kadar ilginç değil mi?
Ama diğer yandan 2015 yılında ise yabancılar tası tarağı toplayıp terk-i diyar ettikleri rakamlardan ayan beyan görülüyor ama bu değerlerde hiç gündeme gelmiyor ve geçiştiriliyor!
Zaten tek tabanca kalan bir eko-kanal kaldı, onunda teleteks yayını bile yok iyi mi?
Koca ülkemin finansal ilgisini ve İstanbul’u dünyanın sayılı finans merkezi yapma hayallerine bakarsak, fikren ve fizikken ne kadarda hazır olduğumuz ise ortada!
Bir kere biz ne kadar vitrinimizi süslesek de, yabancı kuruluşlar kimsenin kaşının gözünün hatırını para getirmediğini herkes bilir. Hele hele yeni çıkanlar, çıktıkları ortamdan daha iyi bir getiri görmediklerinde geri neden dönsünler ya da yenileri gelsin ki?
Davos da ki ilgi varsa, o da portföy içindir, çünkü kağıtlarda ki faizler en cazibi, ancak beklenen risklere göre yeterli mi derseniz?
Oda belki ileride ki faizlerin yönünü, daha iyi belirleyecektir.
Döviz ve altın elbette TL karşısında değerli olmaya devam edecektir.
BİST ise düşme eğiliminin hızlanması, BİST de alıma geçme ortamının artık gerçek anlamda oluşturulmaya başlandığının bir göstergesidir!
Hem TL’nin değer kaybı hem borsanın düşmesinin yabancı para açısından ne kadarda cazip hale geldiğini görmemek en büyük ekonomik yanılgı olsa gerek…
Tek engel ise ne yazık ki siyasi söylemlerin yoğunluğu ile sergilenen ülke manzarasında ki hukuksal ve ekonomik istikra ile güvenlik manzarasının hiç de iç açıcı görünmediği ve söylemlerle uyuşmadığıdır…
Bu nedenle Davos da kuru kuruya davet, Da- fos olmaktan öte gidemez!