Çok Dikkatli ve Seçici Olma Zamanı!..

Sorunların ağırlaÅŸması pahasına sürdürülebilir olmayan eÄŸilimlerde ısrar ederek günü kurtarmakta ısrar etmenin yarattığı çok yönlü istikrarsızlık küresel dengeleri sarsıyor. Åžimdilik paniÄŸe dönüşmemiÅŸ olsa bile güven bunalımı derinleÅŸiyor, riskten kaçınma eÄŸilimi güçleniyor. Hiçbir ÅŸeyin göründüğü gibi olmadığı anlaşıldıkça belirsizlik artıyor ve kırılganlık tehlikeli boyutlara tırmanıyor. Durumun iyi olduÄŸunu veya sorunların ciddi olmadığını söyleyen pembe gözlüklülere artık kimse itibar etmeyince söylemler mecburen farklılaşıyor, bilgi kirliliÄŸi kafaları iyice karıştırıyor. Önemli veya önemsiz olsun acil olan konular yetkilileri bunaltır iken, hayati önemdeki konuların çoÄŸu gündeme bile gelemiyor veya beklentiler farklılaÅŸtırmak amacı ile kullanılıyor. Küresel düzeydeki bu tablo sancılı ve uzun süreli büyük bir deÄŸiÅŸimi zorunlu kılıyor. Denize düşenlerin yılana sarılması, tehdit ve ÅŸantaj amaçlı söylemlerin havada uçuÅŸması ya da korkuların kabusa dönüşme yolunda ilerlemesi gibi eÄŸilimler daha farklı düşünmeyi imkânsızlaÅŸtırıyor. GeçtiÄŸimiz hafta genelinde finansal piyasalarda yaÅŸanan geliÅŸme ve eÄŸilimler bir sonuçtur, sebebi de ilk paragrafta özetlemeye çalıştığımız tablodur. Ä°kinci dip olarak tanımlanan finansal depremin öncü dalgaları Euro Bölgesi’ni giderek daha çok sarsıyor, küresel dengesizlikler ağırlaşır iken artan riskten kaçınma eÄŸilimi istikrarsızlık ateÅŸini körüklüyor. Euro diÄŸer paralara karşı deÄŸer kaybediyor, bölge ülkelerinin ve mali kesiminin risk primi yükseliyor. Bir yandan durgunluk yönündeki eÄŸilimlerin güçlenmesi, diÄŸer yandan enflasyon ateÅŸinin yükseliÅŸ eÄŸiliminde olması hem gerginliÄŸi artırarak uzlaşı ÅŸansını azaltıyor, hem de herkesi kendi başının çaresine bakmaya zorluyor. GeliÅŸmekte olan ekonomilerde bu durumdan etkileniyor, yerel paralar deÄŸer kaybediyor ve faizler yükseliyor, varlık deÄŸerlerine ve bilançolara iliÅŸkin endiÅŸeler büyüyor; likiditeye eriÅŸim zorlaÅŸtıkça olumsuz beklentiler güçlenmeye devam ediyor. Borçlularla, alacaklılar geriliyor; saÄŸlıklı düşünemiyor ve sanki daha büyük hatalar yapmaya hazırlanıyor…

Küresel düzeydeki genel durum doÄŸal olarak Türkiye ekonomisini de etkiliyor. YaÅŸananların olabileceÄŸini dikkate almadan, uzun yıllar boyu aÄŸustos böceÄŸini oynayarak olumlu dış koÅŸullara aşırı bağımlılaÅŸmanın bedeli yavaÅŸ yavaÅŸ önümüze gelmeye baÅŸlıyor. Türk Lirası deÄŸer kaybedip, faizler yükseldikçe geleceÄŸe yönelik beklentiler olumsuzlaÅŸma yönünde ilerliyor. Euro Bölgesi ile OrtadoÄŸu ve Kuzey Afrika’daki istikrarsızlaÅŸmanın söz konusu bölgelerle yaptığımız ticaret hacmini etkilemeye baÅŸlaması hareket yeteneÄŸimizi iyice daraltıyor. DurgunlaÅŸma, iÅŸsizlik ve enflasyonun artması yönünde farklılaÅŸan öngörüler olumlu düşünmeyi imkânsızlaÅŸtırıyor. Dış ticaret hacmi ve iç talep kabul edilebilir seviyelerden daha fazla daralır ise neler yaÅŸanabileceÄŸini kimse aklına bile getirmek veya tartışmak istemiyor… Çünkü korkuyor!.. Gerçeklerle yüzleÅŸmek hazmetme kapasitemizi aşıyor… Bu hafta Hazine ihalelerine yönelik ilginin azalması ve kamu borçlanma maliyetinin artması ilginç bir uyarı niteliÄŸinde dii; benzer bir durum 2006 Mayıs dalgalanması veya küresel kredi krizi sırasında bile yaÅŸanmamıştı!..

Olumsuz küresel koÅŸullar hem risk primimizi hem de enflasyonumuzu yükseltiyor. Bu durumda Türk Lirası cinsi faizlerin kademeli bir ÅŸekilde yükselmesini ve paranın devir hızının düşmesini, olaÄŸan bir durum olarak karşılamak gerekiyor. Fakat devamında gelirlerde ve iç talepte yaÅŸanacak daralma, borç-alacak zincirinde yaÅŸanacak olası sıkıntılar kafa karıştırıyor! Dış koÅŸullar olumsuzlaşır iken eÄŸilimlerin yönü deÄŸiÅŸebilir veya deÄŸiÅŸtirilebilir, ancak yaÅŸanacak deÄŸiÅŸimin büyüklüğünün kabul edilebilir seviyelerin dışına çıkması önlenemeyebilir…

Hafta içinde açıklanan eylül ayı ödemeler dengesi verileri ile aÄŸustos ayı iÅŸsizlik rakamları olumsuz bir görünüm sergiliyor; ama ne bugün, ne de geleceÄŸe temsil açısından ciddi bir deÄŸer taşımıyor. Belli ki üçüncü çeyrek itibarıyla yumuÅŸak iniÅŸ adına umulan yavaÅŸlama biraz da mevsimlik sebeplerin katkısı ile gerçekleÅŸmemiÅŸ. Ne yazık ki, bunun da bir maliyeti olacak ve bu durum 2012 yılına iliÅŸkin geliÅŸmeleri de farklılaÅŸtıracak. Olumluluklara seri, olumsuzluklara ise ya hiç ya da çok güç tepki veren finansal piyasalarımızda yaÅŸanacak dalgalanmalar sıkıntı yaratabilir…

İçinde yaşadığımız koşulların daha önce yaşanmamış türden olması nedeniyle Merkez Bankası ve diğer düzenleyici kurumların, bazı kesimlerden gelen eleştirilere rağmen, arayışla olması normaldir; yapılanlar büyük ölçüde kırılganlık artışını sınırlamaya yöneliktir ve sorunlara çözüm amacı söz konusu değildir.

Son bir ay içinde yaşanan gelişmeler görüş mesafesinin kısaldığını, belirsizlik ve kırılganlığın arttığını, istikrarsızlık potansiyelinin büyüdüğünü söylüyor. Bu aşamadan sonra hesapsızca aşırı risk almanın veya fırsat var iken mevcut riskleri azaltmak yönünde çaba harcamamanın bedeli çok ağır olabilir. Çok dikkatli ve seçici olmak, öncelikle sahip olduğumuz şeyleri korumaya çalışmak en tutarlı davranış biçimi olacak gibi görünüyor.

“Çok Dikkatli ve Seçici Olma Zamanı!..” ile ilgili 1 yorum

  1. BÄ°LÄ°MSELLÄ°ÄžE ÖNEM VERMEYEN TOPLUMLAR KENDÄ°LERÄ°NE GÖRE Ä°DARECÄ°LERÄ° BAÅžA GETÄ°RÄ°R, VE NE KADAR YAZIP ÇİZSENÄ°ZDE OLACAKLAR OLACAK,OLMASI GEREKÄ°YOR.DAHA ÇOOK DAYAK YEMESÄ° LAZIM BU TOPLUMUN.AVRUPAYA OLANLARA BAKSALAR YETER.SOÄžAN’IN CÃœCÜĞÜNÃœ ZENGÄ°NLÄ°K ZANNEDEN MÄ°LLETE NE DÄ°YEBÄ°LÄ°RSÄ°NÄ°ZKÄ°,HELE BÄ°RDE CEBÄ°NÄ° DOLDURMAKTAN BAÅžKA Ä°LKESÄ° OLMAYAN OKUMUÅž BOROZANCILARI BOLSA.

Yorumunuzla Bu Yazıya Katkıda Bulunun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir