Asgari ücret tartışması nihayet sonuçlandı. Yüzde 26,5 zamla 2 bin 20 TL ile tartışma komisyonda kapandı. Söylendiğine göre herkes hemfikir kalmış. Nasıl bir fikir birliği ise iki taraf da yakınıyor.
Elbette seçim öncesinde ‘enflasyona ezdirmedik’ sloganlarının gölgesinde bu konuyla ilgili tartışmaların bitmeyeceğini biliyoruz. Çünkü geçim sıkıntısının had safhaya ulaştığı, diğer tarafta da reel sektörün zorlandığı bir noktada bunun bitmesi mümkün değil.
Lakin klasik koronun çıkıp, yeniden alkış tutar tavrını anlamak, alışılagelse de pek mümkün olmuyor. Çünkü kimsenin memnun olmadığını toplantı sonrasında satır arasına sıkıştırarak söylediği bir fotoğraf içerisinde bunu anlamlandırmak güç. Her kafadan bir ses çıkıyor.
Mesela iktidar mensupları… Yüzde 26,5 zammı verdik ama bakın üzerine bir de doÄŸalgaz elektrik indirimi yapıyoruz. Artık oyunuzu verirken bunu dikkate alırsınız. Bitmedi Bakan Albayrak, 2018 yılında ekonomide yakalanan güçlü performansın, vatandaÅŸa müjdeler ile taçlandırıldığını söyleyecek kadar coÅŸtu.
Öncelikle nasıl bir güçlü performanstan bahsediyoruz? Bunu biraz açıklaması lazım. Ama öyle lafla deÄŸil; gerçekten… Ä°nsanların ÅŸiÅŸkin faturalarından üç kuruÅŸ indirim yapıp, açlık sınırının ÅŸimdilik bir parmak üstüne çıkmanın neresi baÅŸarı, neresi taçlandırma?
Tekrar dönersek komisyona… Ä°ÅŸveren temsilcisi bu rakamın kendilerini mutlu etmediÄŸini, çünkü yeni ekonomi programı çerçevesinde bir rakam öngördüklerini söyledi. Oysa iki gün öncesine kadar iÅŸveren temsilcileri 2 bin TL’yi geçmemesi gerektiÄŸini belirtiyordu. 21 TL ile mi mutsuzluk yaÅŸanıyor? Peki öyleyse neden pazarlığa devam etmediler?
Dönelim çalışanların temsilcisine… Açıklamaya bakıyorsunuz ‘ne koparttıysak kazanç’ düşüncesi kokuyor. Sizin derdiniz bir ÅŸeyler koparmak mı; insanların geçimini saÄŸlayacak bir rakama ulaÅŸmak mı? Memnun deÄŸilseniz, nasıl hemfikir oldunuz?
Bakanı zaten saymıyorum. Kendisini seçim öncesinde kazasız belasız bu işten sıyrılmanın mutluluğunu sergiliyor.
Sonra iş dünyasının temsilcilerinden klasik açıklamalar gelmeye başladı. 100 TL’lik desteğin sürmesinin önemine değinildi. Tamam destek destektir de, tüm maliyet sorunu 100 TL ile aşılabiliyorsa, ortada büyük bir sorun yok demektir. Ya da sorunları dile getirmediğiniz anlamı çıkar.
Ardından ‘yüzde 26,5 verdim ama, bunun bütçeye olumsuz bir yansıması olmayacak’ açıklaması geliyor. Nasıl? Aradaki destek çalışana işsiz kaldığında lazım olacak İşsizlik Sigorta Fonu’ndan karşılanacak. Yani yüzde 26,5’i aldınız ama fonu kaptırdınız sevgili çalışan dostlarım.
Oysa yüzde 26,5 zam verip, 2 bin 20 TL’ye işin içinden sıyrıldık ama; kasım ayı itibariyle ülkedeki bekar bir işçinin yaşaması gereken asgari net tutar 2 bin 385 TL, dört kişilik bir ailenin açlık sınırı bin 943 TL, yoksulluk sınırı 6 bin 328 TL.
Yine Kasım ayı itibariyle 12 aylık mutfak enflasyonu artışı yüzde 24. Gerçekçi bile olsa, iki gün sonra eriyecek yüzde 2,5 için mi müzakere yürütüldü. Komik… Sahiden komik zira gerçek hayata baksanız da, ortada çevrilen tiyatroya göz atsanız da aÄŸlanacak hale gülünecek durum var.
Sonuç mu? Bu yüzde 26,5 zam en kısa süre içinde cebinizden alınacak; işsizlik fonundaki paranız harcanacak, işveren de bu maliyetlerle yani 100 TL destekle bu işin içinden çıkamayacağı için adam çıkarmaya devam edecek.
Ama yüzde 26,5 verdik… Güle güle harcayın; zaten her iki cephenin sıkıntısını görmeden, böylesi bir harekette bu yaÅŸananlar ancak mizah olabilir.