Türkiye anlamakta zorlandığım bir biçimde kendisini kandırmaya devam ediyor. Daimi bir ‘reklamları izlediniz’ kampanyasının içinde, kendi gerçeklerine yabancılaşan vatandaşlardan oluşan; iktidarları da sorunları yok sayan bir memleket olduk.
Oysa hayatın gerçekleri her aşamada önümüze çıkıyor. Yol parasını bulamadığınızda, ödemelerinizi yapamadığınızda, çarşı pazardaki fiyatlar yetişemediğinizde, vergi ödeyemediğinizde ve aklınıza gelebilecek her yerde.
Fakat hepsinden kötüsü ne biliyor musunuz? Samimiyetsizlik… OluÅŸturulmuÅŸ bir taraftar kavgasının gölgesinde, siyasetin dayattığı gündemler için tartışan, sonra dönüp ödemelerini yapamayan insanlar haline geldik.
Kimi zaman kıskanıldığımızı düşünerek, kimi dem ekonomik atılımlarımız nedeniyle üzerimize gelindiğine inanarak yuvarlanıp gidiyoruz. Oysa gerçek her fırsatta yüzümüze tokat gibi çarpılıyor.
Milyonlarca icralık dosyamız olduÄŸundan endiÅŸe duymuyoruz da, kredi kartıyla icralık borçlarımız ödeme olanağı getiren uygulamaya seviniyoruz. Bu nasıl bir mantıktır? Aslında o kadar düz bir yaklaşım ki…
Çok basit… Ä°cralık borcu olan insanın birinci problemi nedir? Ödeme yapamamak. Åžimdi kamu bu haliyle diyor ki; ‘sen paranı bana öde, git bankayla icralık ol.’ Yine buram buram öteleme hastalığı ve samimiyetsizlik kokuyor. Ä°cralık olan insanın kredi kartları kullanılabilir durumda mıdır sizce? Çoktan o denizde boÄŸulmuÅŸtur
Ama bunu yaparsak, hem referandum öncesi insanlara yiyemeyeceği bir havuç sunar, zor durum psikolojilerinden yararlanırız; hem de olur da ödeme yapabilecek durumda olan varsa, oradan gelen parayla alacağı kurtarıp, borçluyu bankanın üzerine yıkarız.
Hani icralık olan ÅŸirketlerde, alacaklılar parasını kurtarmak için birbiriyle yarışıp, akla hayale gelmeyecek yöntemler uygularlar ya, onun gibi… Çünkü kamu maliyesinin de vatandaÅŸtan farkı yok.
Bunun en açık kanıtı yapılandıramama… Daha kısa süre öncesine kadar vergi ve prim borçlarıyla ilgili adına af denilen yapılandırma yapıldı. Hatta Maliye Bakanı çıkıp, 5 milyondan fazla insanın milyarca liralık borcunu yapılandırarak, ekonomiye destek verdiÄŸini söyledi.
Bahsedilen oran ise 10 milyonun biraz üzerindeki vergi mükellefinin yarısıydı. Bununla utanıp, kalıcı bir çözüm peşine düşmek yerine, övünç malzemesi yapmak sanırım ancak bizim gibi ülkelerde görülebilen bir çelişkidir.
Aslında her şey tahsil edilebilecek iki taksit içindi. Kasa tam takır olduğundan ve seçim harcaması yapılma ihtiyacı bulunduğundan biraz korku salarak, biraz reklam yaparak para toplama peşine düştüler.
Elbette sorun sadece kötü niyetten ödeme yapmamaktan ibaret olmadığından tahakkuk ettirilenler, bütçe yaparken gelir hanesine yazılsa da, kasaya nakit olarak yansımadı.
Bunun üzerine önce sigorta primlerinde yapılandırmanın yapılandırmasına gittiler. O arada borcunu ödeyenler yandı. Yetmedi; şimdi de vergide yapılandırmanın yapılandırmasına gidiyorlar. Maliye Bakanı’nın açıklamasına göre mayıs ayı itibariyle uygulamaya geçilecek.
Dikkatinizi çekerim referandum sonrasına havuç da var; iki taksit daha koparır da bir kaç ay daha iÅŸi götürür müyüz kaygısı da… Türkiye yapılandıramama konusunda rekor kırıyor.
Oysa tüm bunları ortaya koyup, gölge oyunu oynayacağımıza, sorunun nedenini ortaya koyup, gerçek ve kalıcı bir çözüm bulmamız gerekmiyor mu? Neyse şu haftayı bir atlatalım da, sonrasına bakarlar.