Ülkemde bazen öyle garip şeyler yaşanıyor ki, sanki akıl tatile çıkıyor. Ortada yaşanan olumsuzluğu, öyle ballandıra ballandıra satıyorlar ki, problemin müsebbibinden özür dilemediğinize utanacak hale geliyorsunuz.
Yani istatistikleri saklasalar, insanların aralarında konuşmalarını engelleseler, hatta sizi dondurup 15 sene sonra uyandırsalar, dert üstü murat üstü bir ülkede yaşadığınızı bile sanabilirsiniz.
Hani büyük usta Attilâ İlhan diyor ya ‘cinayeti kör bir balıkçı gördü, ben görsem kendimi vuracaktım’ diye, sanıyorum herkesi aklını yitirmiş ve kör olmuş zannediyorlar. Çünkü bu kadar büyük bir özgüvenle, kendi ya da mensup olduğu grubun yarattığı sorunla övünmek her babayiğidin harcı değildir.
Esasen her konuda bu tavır örnek gösterilebilir. Cemaat meselesinden dış politikada gelinen açmaz noktasına kadar; ama ben ekonomiyle sınırla kalacağım. Aslında burada da örneğin bini bir para…
Yani işsiz adamdan sigorta primi isteyip sonra affetmekten, asgari ücretten sene sonuna kadar düzenleme yapmayıp, ulufe dağıtmış havasında vergi diliminin dışında bırakmaya değin birçok başlık açılabilir.
Fakat popüler söylem hepsinin ötesinde Nirvana’ya ulaşmışçasına medyada geziyor ve hiç kimse konuyu sorgulamıyor. Maliye Bakanı ısrarla yapılandırma meselesini anlatıyor. Son verilere göre yapılandırmaya başvuran mükellef sayısı 5 milyon 300 bin oldu. Yapılandırılan tutar da 46 milyar TL. Yani başka bir ifadeyle 15 milyar dolar.
Şimdi meseleye sadece buradan bakarsanız ‘vay be’ bile diyebilirsiniz. Fakat ülkedeki toplam faal vergi mükellefi sayısının, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın Mayıs 2016 itibariyle 10 milyon 170 bin 478 olduğu açıklamasını nereye koyacağız?
Yani bir ülkede vergi ödemek adına ‘buradayım’ diyen insanların 15 miyar dolar borcu birikmiş; ödeyemiyor; bunları tahsil edemeyeceğinizi bile bile sorunu düzeltmeden yapılandırma yapıyorsunuz ve bununla övünüyorsunuz.
Varan 1: İnsan neden yapılandırıyor? Çünkü yapılandırma yapmayanın üzerine gideceğinizi söyleyip tehdit ediyorsunuz.
Varan 2: Yapılandırmaya başvuranların sayısı faal vergi mükellefinizin yarısı farkında mısınız? Buna rağmen ekonominin iyi olduğunu söyleyebiliyorsunuz. Mükellefinizin yarısı borçlu ve ödeyemiyorsa, orada hem bir ekonomik rezalet, hem kriz var demektir.
İktidarın ekonomi ayağı bundan utanacağına, bununla övünme yoluna gidiyor. Tekrar ediyorum, bu insanların Maliye üzerine gelmesin diye, ödeyemeyeceğini bile bile yapılandırmasını bile göz ardı ederek.
Şimdi burada bitmiyor bu iş. Varan 3 şu ki, buradaki rakamı gelir hanesine yazıp, tahsil edilemeyen alacak üzerinden bütçe makyajlanacak, sonra bununla da övünecekler.
Yahu bu ülkede kayıtdışı çalışanlar değil, ‘buradayım’ diyerek namusluca vergisini tahakkuk ettirenler batmış, bir kere bile ‘niye’ diye sormak, buradan ‘ekonomi alarm veriyor’ sonucunu çıkarmak aklınıza gelmiyor mu?
Aslında nasıl gelsin ki? Bilim Bakanı tüm dünya batarken, ticareti daralırken, Türkiye’nin büyüyeceğini söyleyebiliyorsa, ülkedeki esnaf kooperatifi 1,5 milyon esnafın 11 yılda battığını görmeyip, kooperatif sayısının artmasından şikâyet ediyorsa, Başbakan da çıkıp başkanlık olmazsa ülkenin bölüneceğini duyuruyorsa, orada nasıl bir akıldan bahsedebilirsiniz?
Olsa olsa ‘Allah müstehakınızı versin’ diyebiliyorsunuz. Bu ülkede çok sorun yaşandı; çok zor dönemler atlattık; ama akıl hiç bu kadar tatile çıkmamıştı. Ne diyeyim; ortadaki ekonomik sıkıntının yarattığınız kumar ekonomisinin bir sonucu olmasından utanmıyorsanız, övünün bari. Nasılsa dilin kemiği yok; kimse de sorgulamıyor.