Çetin Ünsalan’ın bugünkü yazısı:
Başbakan Binali Yıldırım spora göbekten müdahale etti. Ülkede yaşananların, anlatılamayanın, keyfiyetin tercümesi gibiydi sözleri… Biliyorsunuz Beşiktaş ile Konyaspor arasında oynanan kupa mücadelesinde taraftarların sahaya girmesi üzerine Konyaspor’a 5 maç seyircisiz oynama cezası verildi.
Bu cezayı doğru ya da yanlış bulabilirsiniz. Ağır ya da hafif geçiştirilmiş bir durum olarak görebilirsiniz. Bunların hepsi Türkiye’de yaşayan tüm vatandaşlar gibi Başbakan Yıldırım’ın da hakkı…
Yani ortaya çıkan resimle ilgili fikrini söylese bu bir yere kadar anlaşılabilir. Bir yere kadar diyorum; çünkü söz konusu cezaya neden olan kanun değişikliğini bizzat yakınan iktidarın kendisi gerçekleştirdi.
Her şeye rağmen anlaşılabilir. Fakat şu sözün anlaşılır hiçbir yanı olmadığı gibi, ülkenin nasıl yönetildiğinin de bir kez daha ortaya çıktığı nokta olarak görüldüğünü söylemek yanlış olmaz.
Başbakan Yıldırım: “İki kupayı birden kazanan Konyaspor’u da gönülden tebrik ediyorum. Konyaspor’a verilen cezanın da inşallah en hafif şekilde atlatılması için gereken gayreti göstereceğimi de burada sizlerle paylaşmak istiyorum.”
Bunu nerede söylüyor? Konya’da temel atma töreninde. İşin buram buram ulufe dağıtmak olduğunu ve siyasi rüşvet özelliğini bir kenara bıraksak bile başlı başına skandal bir yaklaşım.
Türkiye Futbol Federasyonu ve kurullarının uygulamalarından ben de çok mutlu olan biri değilim. Açıkçası çok iyi yönetildiğini de düşünmüyorum. Fakat yapısı özerk, seçimle gelmiş bir yönetimin kararlarına bu şektilde yaklaşmanın da mantıklı bir açıklaması olamaz.
Bizler iktidarın yaptığı hatalar karşısında ne yapıyoruz? Eleştiri hakkımızı kullanarak, bizce neler yapılabileceğinin önerilerini ortaya koyuyoruz. ‘Ver bakayım şu yetkiyi ben daha iyi kullanırım’ diyebilir misiniz? Seçimle gelen, beğenseniz de beğenmeseniz de görev başındaki insanların kararlarına müdahale edemezsiniz sadece eleştirirsiniz.
Her fırsatta seçilmişlerin önemine değinen ama uygulamaya gelince, kimin seçilmiş olduğuna bakan, kendine oy vermeyeni irade olarak görmeyen bir yaklaşımın eseri… Türkiye’yi de, ekonomiyi de, siyaseti de böyle yönetmiyorlar mı?
Sınırlarını ve yetkilerini aşarak alınmış kararlar üzerinde yaptırımcı olmuyorlar mı? İşte Başbakan Yıldırım’ın bu sözü sorunun sobelendiği yerdir. Bir adım öteye gideyim mi?
Cumhurbaşkanı tersini söylesin, Başbakan görüşünü bile savunamaz. Velhasıl kelam ülkeyi kurallardan çıkarıp bir kere inisiyatife ve keyfiyete bırakırsanız, bu hiç aklınıza gelmeyen bir alanda bile böyle karşınıza çıkar. Yazık…