Dünyanın tüketim çılgınlığından geçtiÄŸi ve bunu sanal para ile finanse ettiÄŸi sürecin sonuna gelinirken, tüketici hakları da hedef tahtasında… 1962 yılında ilk kez ABD BaÅŸkanı Kennedy’nin dile getirdiÄŸi tüketici hakkının üzerinden yıllar geçti.
Zaten bu vesile ile de dünyada 15 Mart Tüketici Hakları Günü ve devamında haftası olarak kutlanıyor. Şüphesiz önemli mesafe de alındı. Ülkemizde de 90’lı yıllarla birlikte başta Mehmet Bülent Deniz ve ekibi olmak üzere büyük mücadeleler verildi.
Fakat 2008 krizinin ardından bizde de dünyada da tüketici hakları konusunda büyük sıkıntılar yaşanıyor. Çıkarılan kanunların bile, yeni haklar veriyoruz diyerek tırpanlandığı ve tüketicinin etkisizleşmesi için her şeyin yapıldığı bir dönemdeyiz.
Sadece tek bir örnek bile her şeyi anlatıyor. Elektrik faturalarında ayrıntılı döküm hakkı alındı. Burada kayıp kaçak üzerinden bildiğiniz salma yapıldığı ortaya çıktı. Büyük mücadele verildi. Önce faturadaki ayrıntıyı yok edip, ücreti tahsil etmeye yöneldiler. Ardından da belki hukukla değil ama, kanunlarla bu hakkı aranamaz hale getirdiler.
Oysa 2 binli yılların başında her şey ne kadar hoştu. Tüketici hakkı kutsal sayılıyordu; krediler, kredi kartları ile finansmanın gözdesi tüketiciydi; vatandaşın her zaman haklı olduğu siyasi söylemler geliştirilmişti.
Lakin talebe üretim değil, üretime talep yaratmayı amaçlayan bu sahte cennet krizle birlikte son buldu. Sonraki süreçte hızla zorlaşan koşulları yaşıyoruz. Çok büyük bir borç birikti. Vatandaşın bankalara borcu 600 milyar TL’yi zorluyor. 25 milyon icra dosyası var. Kamuya karşı hiçbir hakkını arayamaz hale geldi.
Geldiğimiz noktada sadece harcarken, daha doğrusu harcayabilirken tüketici sayılıyoruz. İş ararken yokuz; hak ararken yokuz; faturaya itiraz ederken yokuz; kamu hizmetlerini denetlemek isterken yokuz; borç ödemede sıkıntı yaşarken yokuz; verdiğimiz oyun hesabını bile sorarken yokuz.
Mesela son ÅŸeker fabrikaları özelleÅŸtirilmesi… Türkiye’nin birçok ilinde en doÄŸal vatandaÅŸlık hakkı olan itiraz dilekçesi imzalanan masalar güvenlik gerekçesiyle kaldırıldı. Elektrikte, doÄŸalgazda ya da suda bir ÅŸeye itiraz etmeye kalktığınızda, faturayı ödemeden bunu bile yapamıyorsunuz.
Borcunuzu sizin rızanız olmadan kimileri varlık yönetim şirketlerine kiloyla satıyor; iktidarlar işsiz olduğunuz halde sizden sigorta parası kesmeye kalkıyor. Gelirimize bile sahip olamıyoruz. Oradan da zorunlu bireysel emeklilik sigortası satıyorlar.
Yol için vergi ödüyoruz; yoldan geçmek için yine ödüyoruz. Sonra bunları satıyorlar; sattıklarına ödüyoruz. Ama hiçbir şeyi sorgulamamız onaylanmıyor. Vergi gelirleri içerisinde, dolaylı vergilerin payı yüzde 80’lerde.
Yani kasaya parayı biz koyuyoruz; ama en büyük vergi mükellefi olarak hesap soramıyoruz. Ne yazık ki dünyanın gittiÄŸi ekonomik koÅŸullara bakarsanız, sadece bizde deÄŸil, tüm dünyada bu yola giriliyor. Özeti ÅŸu: Sadece harcarken tüketicisin…