Haliçport projesiyle tarihi mirası çöpe atıp, AVM ve lego bina yapma eylemine girişen zihniyet, bu bölgede yaşayan insanları da sürgün etmenin yollarını zorluyor. Kimi zaman kentsel dönüşüm olarak, kimi zaman riskli alan olarak yasaların arkasından dolaşıp, kişiye özel rant yaratacak yerlerde sınır tanımaz oyunlar oynuyorlar.
Tüm bunları yaparken de mahalleli olmak, tarihi miras gibi hiçbir kavramı kendilerine engel görmüyorlar. İnsanları yaşadıkları yerde güvenli binalarda barınır hale getirmek dururken, oluşturdukları rant projeleri içerisinde gettolar yaratıp, şehrin dokusuyla oynuyorlar.
Nitekim hukuk önünde bu zihniyet birçok kez yenik düştü. Tarlabaşı’nda, Cumhuriyet Mahallesi’nde ve birçok yerde. Başarı elde ettikleri yerlerde ise milyon dolarlık kişiye özel rantlar yaratıp, mahalleleri dağıttılar.
Dağıtmakla kalmadılar; sürgüne yolladıkları insanları da hem bankalara borçlandırıp, hem de şehrin ulaşılmaz noktalarına sürdüler. Bu konuda o kadar yaratıcılar ki inanmak güç. Şimdi size Haliçport üzerinden operasyona uğrayan Okmeydanı’ndan bir durum aktaracağım.
Ama öncesinde size şu soruları sormak istiyorum. Tanımadığınız insanlara, konutunuzla ilgili tüm ehliyeti tek bir kalemde devreder misiniz? İşyerinizdeki faaliyetinizi sürdürürken, sizi tek bir kalemde kapının önüne koyacak ve hak aramanızı engelleyecek bir vekaletname verir misiniz?
Haliç Tersanesi yani Tersani-i Amire… Şu anda dünyanın en eski işlevsel haldeki tersanesi. 1455 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından kuruldu. Osmanlı döneminde de, Cumhuriyet döneminde de Türk denizciliğine eğitimden üretime katkılar sağladı.
Bugün bu tarihi yapı kazınarak, yerine AVM, rezidans gibi yapılardan oluşan bir oluşum projelendirildi. Okmeydanı ise bu anlamda önemli. Çünkü son 50 yıldır bu tersanede çalışan ya da yan sanayi olarak hizmet veren yerlerde ekmek arayan insanların ikametgâh oluşturulmasıyla ortaya çıkan bir semt. Bir bölümüyle Şişli’ye, bir bölümüyle Kağıthane’ye diğer bölümüyle Beyoğlu’na bağlı devasa bir alan.
Başlangıç noktasından itibaren tapu sorunu yaşanıyor ve gelmiş geçmiş tüm iktidarlar gibi, mevcut iktidar da tapu sorununu çözmemiş. Bir yandan hizmet verip oy alınan, bu haliyle yarım asırdır legalize edilen ama tapu verilmeyen semt.
Şimdi bu semtin insanlarına ‘çıkın gidin’ deniliyor. Çünkü tapuları yok. Yaklaşık 20 bin haneden bahsediyoruz ve Ali Cengiz oyunu tam da burada baş gösteriyor. İnsanlar Haliçport ile sürüleceklerini anlayınca tapularının peşine bir kez daha düşüyor. Semt derneği kuruyorlar ve mücadeleye başlıyorlar.
Yetinilmiyor, daha kolay çıkarılsınlar diye riskli alan ilanı geliyor. ‘Biz binamızı yenileriz’ diye ortaya çıktıklarında da buralara milyon dolarlık daireler yapılacağı belirtilip ‘bunun aidatını ödeyebilecek misin’ sorusuyla muhatap oluyorlar. Yani tek yol sürgün.
Sonra taktik değiştiriliyor ve semt insanını bölmek için tapu verileceği belirtiliyor. Gerçekten de 20 bin hanenin yaklaşık 300’ü tapularını alıyor. Alıyor almasına da, tapuyu verenler kendilerine bir vekaletname imzalatıyorlar. Sadece ilgili bölümü sizlerle paylaşayım.
Neye imza attıklarının farkındalar mı bilemiyorum ama, taşınmaz satın alma ve ipotek vermek konusunda haklarını belediyeye devredenlere imzalatılan vekaletnamenin, feragat ve muvafakatname bölümündeki şu satırlar her şeyi anlatıyor.
“Maliye Hazinesi’nden 4916 sayılı yasa ile değişik 4706 sayılı yasaya göre Belediyemizce devri doğrultusunda gerekli işlemlerin yapılması için 775, 2981, 3290 ve 3366 sayılı yasalara göre tapu almak şartı ile almış olduğum arsa tahsis veya tapu tahsis belgesi ile edindiğim tüm haklardan feragat etmeye, feragat ettiğim haklarım ve ferisi açısından ileride adli yargıda maddi veya manevi talepli herhangi bir dava açılmaması, tapu tescil tarihinden itibaren Belediye tarafından gerekli görüldüğü takdirde değişime müteakip imar istikametine veya komşu parsellerde olan tecavüzümü hiçbir itiraza gerek kalmadan kaldıracağımı kabul ve taahhüt etmeye, bu hususlarda dilediği şart ve koşullarda feragatname tanzim ve imzaya, dilerse Mülkiyeti Hazine’ye ait olan ve işgalimiz altında bulunan diğer işgalcilerin işgal ettiği alan nisbetinde kendisine Hazine tarafından satışına rıza ve muvafakat etmeye, Rıza-i Taksim sözleşmesi düzenlenmesine ve bu hususta düzenlenecek tüm evrakları adıma tanzim ve imzalamaya, başkalarını da tevkil, teşrik ve azle mezun ve yetkili olmak üzere…”
Bunu imzalayana tapu veriyorlar. Ama ardından aldıkları vekaletname ile işgalci olduğunu, istendiği zaman kapının önüne konulabileceğini ve hak aramayacağını kabul ettiriyorlar. Şimdi bazı saflar da, ki son dönemin popüler özelliği, tapularını aldı zannediyor. Oysa aldıkları sadece değersiz bir kâğıt parçası…
Şimdi soruyorum size: Vatandaşını, kısmi bir kesime rant yaratmak için aldatan yöneticilerin varlığına mı yanayım, bu satırları okuyarak imza atanın varlığına mı? Bu kadar oyun ve entrika Monopoly oyununda bile olmaz.