Ekonomi Koordinasyon Kurulu toplantısının ardından Başbakan Binali Yıldırım’ın yaptığı açıklamalar önemliydi. Taksit sınırlamasının genişletilmesinden, kredi vadelerin uzatılmasına kadar geniş bir yelpazede bir takım önlemler açıklandı.
Ayrıca gıda enflasyonunun yüksek çıkmasından bıkılmış olacak ki, gıda komitesi yeniden yapılandırılıyor ve önlem alınacağı belirtiliyor. Bunların hepsi bir kenara, sokaktaki insanların bir şeyler yapılmasına ihtiyaç duyulduğu açık.
Açıklanan gelir dağılımı anketinde ilk yüzde 20 ile son yüzde 20 arasında açılan fark ve nüfusun ilk 20’sinin, ülkede üretilen kaynakların yüzde 46,5’ine sahip olmasının büyük bir gelir dağılımı sıkıntısı olduğunun kanıtı niteliğinde.
Hepsini alt alta koyduğunuzda belki de sokaktaki insanın itiraz edeceği bir şey yok. Ama bankacılar bu maliyetleri üstlenebilecek mi; insanlar bu yapılandırma neticesinde uzayan vadelere ilave edilecekle sonuçta ne kadar fazla ödeyecekler; kredi kartı ile gıda taksidi gerçekten çözüm müdür; tartışılır.
Anlaşılan o ki, para basmanın bir yolunu kredi vadelerini arttırıp, taksit sayısını genişleterek bulmuş bir yapı ile karşı karşıyayız. Yani sonuçta karşılıksız para kullanma esasına dayalı sistemin ortadan kaldırılmasına ilişkin tek bir madde yok. Gıda enflasyonuna gelince kâğıt üzerindeki kurgunun hiçbir anlam ifade etmediğini tekrar hatırlatmama sanırım gerek yok.
Kâğıt üzerinde gerçek olmayan bir enflasyonu düşük olarak tutturmak mümkün, ama sonuçta bu da zam döneminde insanların gelirine olumsuz etki yapacağından yine bir kısır döngü içerisinde bulursunuz kendinizi.
Tüm bu açıklamaların içinde satır arasında kalan, ama hepsinden ilginç olan ise kredi kartı alt limitiydi.  Çünkü taksit sayısı yine de tüketicinin inisiyatifinde bir konu. Ama kredi kartı alt limitini hangi kriterlerle 5 bin 200 TL yapıyoruz; bunu anlamadım.
Ülkede asgari ücret bin 300 TL olduğuna, kanunlarda tüm bankacılık sisteminden kullanılabilecek kredi limitinin gelirin iki katını geçemeyeceğine ilişkin düzenlemesi varlığını koruduğuna, asgari ücretle geçinenlerin önemli bir bölümünün cebinde de kredi kartı olduğuna göre bu işin içinden nasıl çıkacağız?
En fazla 2 bin 600 TL sistemden kredi kullanabilecek bir kişi, tek kalemde kredi kartından gelirinin dört katı limite hangi gerekçeyle ulaşacak? Bankalar buna uyum sağlayacak mı? Kritik soru bu. Hoş bugüne kadar nasıl verdiler; o da ayrı tartışma konusu; ama koşullar değişti.
Eğer uyum sağlarsa, kredi kriterlerini alt üst ederek riski üstlenecek, uyum sağlamazsa da ekonominin gerçeklerini ve sorunlarını ötelemesini engelleyecek. Bu haliyle de iktidarın şimşeklerini üzerine çekecek.
Özetle bu kararlar vatandaşın borç batağındaki sorununu görüp, geçimini sağlayacak bir çözüm peşinde koşmak değildir. Merkez Bankası’nın matbaasını çalıştırmadan, bankalar üzerinden kritersiz para basma hedefidir. Sonuç mu? Tünelden gelen ışık, tünelin sonu değil.