2017 yılının son yazısını yazarken kendi kendime düşündüm: Bu ülkede ithal etmediğimiz ne kaldı? Açıkçası neredeyse ithal etmediğimiz ürün ve hizmet yok gibi…
Alışveriş merkezlerini yabancı mallarla doldurduk. Gıda maddelerimize baktığımızda neredeyse tarımda ve hayvancılıkta net ithalatçı bir ülke olduk.
Otomobil en önemli ihraç kalemimiz gözükürken, içinde kullandığımız ara mal ve bitmiş ürün bazında baktığınızda net bir ithalatçıyız.
Genel sanayimize göz attığımızda üretmek için yüzde 70 oranında ara malı ve hammadde ithal etmek zorundayız. Cep telefonlarımız, kullandığımız enerji ve akla gelebilecek her şeyi yurtdışından alıyoruz.
İşi o kadar abarttık ki, terörist ve vatandaş bile ithal eder hale gelmişiz. Bize ait olan topraklarımızı ise bir anlamda ihraç etmeye çalışıyoruz. Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde olmamasına rağmen, topraktan mal satışı yapıyoruz.
Bunu kimi zaman özellettirme adı altında, kimi zaman tarım topraklarının devri manasında yapıyoruz. Uluslararası firmalar gelip ülkemizde toprak kiralıyorlar. Aslında buna kiralama denemez, bildiğiniz hülle yollu satın alıyorlar.
İnşaat sektörü deseniz, zaten yapılanları yabancılara satmayı ana hedef haline getirmiş. Peki tüm bu fotoğraf içerisinde net ithalatçı bir ülkenin, dünyanın vazgeçemeyeceği ihraç malı var mı?
İşte kritik konu bu. Elimizde avucumuzda olanı satıp savıp, dünyada üretilen mamulleri almanın telaşı içerisinde büyük bir akıl tutulması yaşıyoruz.
Umarım 2018 bize ithal olmayan bir akıl hediye eder. Çünkü aklı da dışarıdan almayı çok seviyoruz. Kimi zaman doğudan, kimi zaman batıdan…
Şayet aklımızı başımıza almaz, değerlerimizin ve başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bilim ve aklın ışığında geleceğimizi, üretim odaklı bir raya sokamazsak, bu fotorafın sonu iyi değil.
80 milyon olarak hepimize aklımızı başımıza aldığımız yepyeni bir yıl diliyorum. Çünkü 2018, geride bıraktığımız yıllardan çok daha zor olacak. Sadece elektriğe gelen yüzde 8,8’lik yılbaşı hediyesi bile bunun ilk ipuçlarını verdi.
Umarım birbirimize dövmek yerine, sarıldığımız, tüketmek yerine üretmeyi konuştuğumuz, ithalat yerine elimizdekileri değerlendirdiğimiz, en önemlisi aklımızı kullanıp, bilimle bezediğimiz bir sene olur.
Şimdiden her şey gönlünüzce olsun.